Esasen Kur’ân’dan aldığı mesleğinin bir esası tefekkürdür. Eserlerinde insanı daima tefekküre sevk eder ve tefekkürü ders verir. ılim ve tefekkür ile kazanılan ma’rifet-i ilâhiyyenin kalb ve ruh için kâinat vüs’atinde bir genişlik te’minettiğini ve her bir şeyde sani-i vahide işaretler,
delil ve ayetler bulunduğunu ifade eder, sırrına göre hareket ederdi.”
{Büyük Tarihçe s:374.}
Dünyada Olup Bitenler
Hazret-i Üstâd’ın Denizli hapsinden beraet edip çıktığı ve Emirdağ’ı kasabasına geldiği yıl olan 1944’den, Afyon hapsinden çıktığı yıl 1949 ve sonra 1950 yılı ortalarına kadarki hayatında;dünyada ve Türkiye’de olup biten hadiseler, değişmeler ve siyasi döğüşme ve çekişmelerden mühim bazı hadiseleri burada göz önüne getirmek icab ediyor. Çünkü Hazret-i Üstâd, inkişaf eden her bir müsbet hadiseyi ve Risale-i Nur ve Kur’ân ve Âlem-i İslâm ile münasebettar her bir gelişmeyi, Risale-i Nur ölçüleri ile değerlendiriyor ve bazı mektup ve yazılarında bunları kaydediyor ve talebelerine bildiriyordu.
İşte, sene 1944:
1-9.7.1943’den, 5.8.1946’ya kadar Türkiye Cumhuriyeti C.H.P. iktidar Başbakanı Şükrü Saraçoğlu’dur.
{Şükrü Saraçoğlu, kendi Milli Eğitim Bakanı Hasan Aıi Yücel ile birlikte öteden beri komünist oldukları bilinmeleri ile birlikte, bilâhere düpedüz meydana çıktı. Dine ve dini terbiyeye zehir diye haykıran Saraçoğlu ve Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel, kabineden atıldıkları gibi, C.H.P’lilerce de gözetim altına alındılar. (Bkz. Afyon Mahkemesi Müdafaatı S: 123)}
2- 1930’lardan 1944’lere kadar Türkiye Cumhuriyeti Nâzi Almanya’sıyla sıkıfıkı ticaret ortağ’ı ve müttefiki görünümü içindeyken, ıkinci Cihan Harbi’nde ise, İngiliz yanlısı ve siyasetinin mürevvici olarak kaldı.
3- 1944’ün son aylarında Rusya’dan Türkiye’ye iltica eden -Bir rivayete göre-ıkiyüz kadar Müslüman insanın, Rusların tehditkârane geri istemelerine karşı, hiç bir direniş gösterilmeden bu insanların Ruslara teslim edilmesi ve Kars-Rus hududunda Türk askerlerinin ve köylülerinin gözleri önünde
Yükleniyor...