çıktığıma teessüf ettim. Ruh-u canımla Denizli hapsini arzuladım ve kabre girmeyi istedim.. ve “Hapis ve kabir bu tarz hayata müreccahtır” diye ya hapse veya kabre girmeye karar verirken; inayet-i İlâhiyye imdada yetişti. Kalemleri teksir makinesi olan Medreset-üz Zehra şâkirtlerinin ellerine, yeni çıkan teksir makinasını verdi. Birden Nurun kıymettar mecmualarından her tanesi bir kalemle beşyüz nüsha meydana geldi. Fütûhata başlamaları, o sıkıntılı hayatı bana sevdirdi, hadsiz şükür olsun dedirtti.

Bir miktar sonra, Risale-i Nur’un gizli düşmanları fütûhat-ı nuriyeyi çekemediler. Hükûmeti aleyhimize sevkettiler. Yine hayat bana ağır gelmeye başladı. Birden ınayet-i Rabbaniye tecelli etti; En ziyade Nurlara muhtaç olan alâkadar memurlar, vazifeleri itibariyle müsadere edilen Nur risalelerini kemal-i merak ve dikkatle mütalâa ettiler. Fakat Nurlar onların kalblerini kendine taraftar eyledi. Tenkid yerine takdire başlamalarıyla Nur dershanesi çok genişledi. Maddî zararımızdan yüz derece ziyade menfaat verdi. Sıkıntılı telaşlarımızı hiçe indirdi...”

{Bugün Emirdağ halkı umumiyetle Nurlara dost ve taraftardır. Pek çok talebesi vardır. Emirdağ’ında ve civar köylerde Nur dersleri okunmaktadır. T.H.}



(Onbeşinci Rica’nın kalan kısmını Afyon hapis faslında yazmayı düşünüyoruz, orayla ilgilidir.)

Büyük Tarihçe-i Hayat Diyor ki

“Daimi tarassud altındadır. Mahkemden beraet etmesi ve eserlerinin iade edilmesine rağmen, serbest bırakılmış değildir. Eskisinden daha ziyade kontrol ve mütemadiyen pencere ve kapısından nezarete ma’ruzdur. Denizli hapsinin bir aylık sıkıntısını bazen bir günde Emirdağ’da çekiyordu. Üstâd’a yapılan bu bed-muamele ve tavırlar, Emirdağ ahalisince yakından bilinmektedir. Denizli mahkemesinin beraatı üzerine, mahkeme eliyle Nurların intişarına ve Said-i Nursinin hizmet-i imaniyesine sed çekemiyen gizli dinsizlik komiteleri, bu defa başka yollardan, idarî makamları evhamlandırıp aleyhe geçirerek, hatta imhasına kadar çalışıyorlardı. Bu plân kat’î idi.

Bir bekçi kapısı önünden ayrılmazdı. Üstâd’la görüşebilmek pek müşkildi. Emirdağ’da ilk defa Üstâd’la yakından alâkadar olmaya başlıyan Çalışkanlar hanedanı; kasabalarına nefyedilen bu âlim ve fâzıl ihtiyar zata yakından dostluk göstermişler, hizmetine koşmuşlardı. Sırf Allah için olan bu iltifatlarını su-i tefsir edenlerin yalan ve tezviratına aldırmıyarak, alâkalarını gevşetmemişlerdi. Çalışkanlarla beraber Emirdağ’da bir çok sadık müminler Nura talebe olmuşlar, Üstâd’ın hizmet-i nuriyesine iştirak etmişlerdir.

Yükleniyor...