Daha çok emareler var ki, bana karşı bir habbeyi evham ve garaz yüzünden yüz kubbe yapmışlar. Hatta en acibi şudur ki; hiç bir şeyi bulamadıklarından, Eskişehir mahkemesinden beraet kazandığımız tarikatçılık ve cem’iyetçilik ve dinî hissiyatı alet etmek, emniyet-i dahiliyeye zarar vermek ihtimal ve imkânı gibi eski nakaratı tazelemek ve yüz elli sahifelik müdafaatım ile gayet kat’î reddedilen o asılsız bahaneler ile bizi muaheze etmeleridir.
Ben bütün bu asılsız bahanelere karşı derim: Eğer bu sekiz sene bana dikkatle bakan ve ilişmiyen Kastamonu hükümetini ve dokuz sene evvel bir iki risalenin bir iki mes’elesiyle yalnız bir sene ceza verebilen, başkasına ilişmiyen Eskişehir mahkemesini; ve bir sene evvel Risale-i Nur’un bütün eczalarını üç ay tetkikden sonra aynen iade eden Isparta adliyesini ittiham edebilmek; ve şimdi benim münasebetimle tevkif olunanların münasebetleri derecesinde benimle ve Risale-i Nur ile münasebetleri bulunan ve bu milletin ruhen en mübarek ve bir cihette ve keyfiyetçe ekseriyet teşkil eden ve hadsiz ve zararsız mütedeyyin zatları mahkemeye sokabilirlerse; O vehham mü’terizler, Risale-i Nur’un o meselesini muannid ve hakkımda evhamlı Isparta müdde-i umumisi gibi inceden inceye tetkike çalışan ve yirmi senenin mahsûlünü birden bu senenin mahsülüdür, hiç af kanununa rastgelmemiş diye bizleri onun ile ittiham ederek mahkemeye verebilirler. Yoksa koca milletin hazır olan âdalet ve hak ve kanununu bazı şahısların hatırı için kırmakla, en ziyade bîtaraf ve hiç bir te’sirat-ı hâriciye altına girmeyen ve padişahları, âdi adamlar sırasında ve önünde diz çöktüren mahiyet-i âdalet, onları dairesinin haricine atacak.
Ben Denizli mahkemesine teslim olmuşum. Onu hakkımda hakiki bir âdalet dairesi bilmek ve görmek Halıkımın rahmetinden beklerim.
{Hazret-i Üstâd’ın Denizli mahkemesinin başlarında söylediği bu cümleleri ile temennisi, belki bir gaybî ihbarı gibi, mahkeme hakiki adalet ile Risale-i Nur’u ve Nur talebelerini muhakeme etmiş ve tarihî beraet hükmünü ve karar’ını vermiştir. A.B.}
Madem şimdi hayatım Denizli mahkemesiyle alâkadardır. Elbette sıhhatim dahi ona bakar. Ben hastalığım için şefkatli bir hekim istedim, bekledim, gelmedi. Burada doktorların hey’etine yazdığım istirhamnameyi, şimdi benim merciim mahkemenin merhametli hâkimlerine suretini takdim ediyorum. Doktorlara hitaben yazmıştım ki:
“Siz hakîm olmak haysiyetiyle şefkat etmek, sizin meslekçe ehemmiyetli bir seciyeniz olmasını ve hakikat-ı mevti ve ölüm mahiyetini her taifeden ziyade sizin bilmenizin lüzumunu.. ve küçük bir kainat hükmünde olan insanın teşrihatındaki Hikmet-i Rabbaniye, her meslekten
Ben bütün bu asılsız bahanelere karşı derim: Eğer bu sekiz sene bana dikkatle bakan ve ilişmiyen Kastamonu hükümetini ve dokuz sene evvel bir iki risalenin bir iki mes’elesiyle yalnız bir sene ceza verebilen, başkasına ilişmiyen Eskişehir mahkemesini; ve bir sene evvel Risale-i Nur’un bütün eczalarını üç ay tetkikden sonra aynen iade eden Isparta adliyesini ittiham edebilmek; ve şimdi benim münasebetimle tevkif olunanların münasebetleri derecesinde benimle ve Risale-i Nur ile münasebetleri bulunan ve bu milletin ruhen en mübarek ve bir cihette ve keyfiyetçe ekseriyet teşkil eden ve hadsiz ve zararsız mütedeyyin zatları mahkemeye sokabilirlerse; O vehham mü’terizler, Risale-i Nur’un o meselesini muannid ve hakkımda evhamlı Isparta müdde-i umumisi gibi inceden inceye tetkike çalışan ve yirmi senenin mahsûlünü birden bu senenin mahsülüdür, hiç af kanununa rastgelmemiş diye bizleri onun ile ittiham ederek mahkemeye verebilirler. Yoksa koca milletin hazır olan âdalet ve hak ve kanununu bazı şahısların hatırı için kırmakla, en ziyade bîtaraf ve hiç bir te’sirat-ı hâriciye altına girmeyen ve padişahları, âdi adamlar sırasında ve önünde diz çöktüren mahiyet-i âdalet, onları dairesinin haricine atacak.
Ben Denizli mahkemesine teslim olmuşum. Onu hakkımda hakiki bir âdalet dairesi bilmek ve görmek Halıkımın rahmetinden beklerim.
{Hazret-i Üstâd’ın Denizli mahkemesinin başlarında söylediği bu cümleleri ile temennisi, belki bir gaybî ihbarı gibi, mahkeme hakiki adalet ile Risale-i Nur’u ve Nur talebelerini muhakeme etmiş ve tarihî beraet hükmünü ve karar’ını vermiştir. A.B.}
Madem şimdi hayatım Denizli mahkemesiyle alâkadardır. Elbette sıhhatim dahi ona bakar. Ben hastalığım için şefkatli bir hekim istedim, bekledim, gelmedi. Burada doktorların hey’etine yazdığım istirhamnameyi, şimdi benim merciim mahkemenin merhametli hâkimlerine suretini takdim ediyorum. Doktorlara hitaben yazmıştım ki:
“Siz hakîm olmak haysiyetiyle şefkat etmek, sizin meslekçe ehemmiyetli bir seciyeniz olmasını ve hakikat-ı mevti ve ölüm mahiyetini her taifeden ziyade sizin bilmenizin lüzumunu.. ve küçük bir kainat hükmünde olan insanın teşrihatındaki Hikmet-i Rabbaniye, her meslekten
Yükleniyor...