Müdafaatımda yirmi yerde, hüccetlerle ispat etmişiz ki, bütün dünyaya karşı da olsa, din ve Kur’ân ve Risale-i Nur’u alet edemeyiz ve edilmez ve biz onların bir hakikatını dünya saltanatına değiştirmeyiz ve bilfiil öyleyiz. Bu davanın emareleri yirmi senede binlerdir.

Halbuki iddianame, başka zabıtnamelere binaen, güya bütün maksadımız ve sa’yimiz, dünya entrikalarını çevirmek ve dünya garazlarıyla dini hasis şeylere alet etmek, kudsiyetini düşürmektir diye bizi ittiham ediyorlar.

Madem böyledir ben ve biz bütün kuvvetimizle deriz: Hasbunallahü ve ni’mel-vekil.

Mevkuf

Said-i Nursi”

{Denizli Dosyası-1, s: 28.}



Üstâd Bediüzzaman Hazretleri üstteki iddianameye karşı yaptığı itiraznameden sonra, ona bir tetimme olarak üç dört sahifelik bir itirazname daha yazmış.. Bazı bölümleri alıyoruz:

“... Aslı faslı olmıyan ve hatırıma gelmeyen bir siyasî cemiyet namını masum ve siyasetle hiç alakadar olmayan Risale-i Nur talebelerine takıp ve o daire içine giren ve iman ve ahiretinden başka hiçbir maksadları bulunmıyan biçareleri, o cem’iyetin ya nâşiri, ya fa’al bir rüknü, ya mensubu veya Risale-i Nur’u okumuş veya okutmuş veya yazmış diye suçlu sayıp mahkemeye vermek, ne kadar adaletin mahiyetinden uzak olduğuna kat’î bir hücceti şudur ki: Kur’ân aleyhinde yazılan doktor Duzî’nin vesair zındıkların o muzır eserlerini okuyanlara, hürriyet-i fikir ve hürriyet-i ilmiye düsturuyla bir suç sayılmadığı halde; hakikat-ı Kur’âniyeyi güneş gibi bildiren Risale-i Nur’u okumak veya yazmak bir suç saymış.. Ve yüz Risale içinde yanlış mana verilmemek için mahrem tuttuğumuz ve neşrine izin vermediğimiz iki üç risalede, yalnız bir kaç cümlelerini bahane gösterip ittiham etmiş.

Halbuki o risaleleri biri müstesna, Eskişehir mahkemesi tetkik etmiş ve müstesnasını ise, hem istid’amda hem itiraznamede gayet kat’î cevabı verildiği Ve “elimizde nur var, siyaset topuzu yok” Eskişehir mahkemesinde yirmi vecihle kat’î ispat edildiği halde; o insafsız, üç mahrem ve neşir olunmıyan risalelerin üç dört cümlelerini bütün Risale-i Nur’a teşmil eder gibi, Risale-i Nur’u okuyan ve yazanı suçlu ve beni de hükûmetle mübareze eder diye ittiham etmişler.

... Acaba hiç imkânı var mı ki: bir adam mübareze ettiği adamları tanımasın ve bilmeyi merak etmesin? Dost mu, düşman mı karşısındakini

Yükleniyor...