{şualar-Envar Neşriyat, s: 311.}
İhtiyat, Tedbir ve Dikkat İkazları
“... Aziz Kardeşlerim. Sizin bu ehemmiyetli mektubunuzun cevabını yazarken benim elime aynı mektubu verdiler. İkinci noktaya başladım, kaldı. İşte tamam ediyorum:
Dikkat ediniz! Eğer beyan eylediğiniz bu fikrin- Faydasız- Avukatınız tarafından tervici varsa, herhalde mahkumiyetimize tarafdar olanların bir tedbiridir ki; Ankarada’ki ehl-i vukuf, buradaki ehl-i vukuf gibi neşrolunmayan mahrem ve hususan “Beşinci şua’ “ Risalelerini esas edip, bütün Risale-i Nur’a teşmil edip, müsadere etmek ve Beşinci şua’nın mes’elelerinin, Risale-i Nur’u okuyan bütün biçare talebelerin dersleridir diye benim suçumla tam bağlamak için dehşetli bir plândır. Beni konuşmaktan men’etmek ve yazdıklarımı müsadere ile Ankara’ya göndermemek fikriyle; müdür ve müddei umumi muavini müşkilât vermeleri kuvvetli bir emaredir ki; Müdafaatın cerhedilmez cevabları yetişmeden, Ankara aleyhimize hüküm vermek içindir...”
{Denizli asıl mektupları, s: 48.}
“Aziz Sıddık kardeşlerim!
Elimizde itimad ettiğimiz Adem Ağa, bir hadise ile bana şüphe verdi. Siz sakın ona ihsas etmeyiniz, eskisi gibi dostluk gösteriniz. Fakat ihtiyat ediniz.”
{Sadık Beyin El yazma kolleksiyonu.}
“... Kardeşlerim, her ihtimale karşı ihtiyaten, eğer bir arama olsa ve nüshalarınız görülse, diyeceksiniz; Vahdet-i mesele itibariyla bu iki risale her birimizin tam müdafaasıdır. Elbette her birimizin elinde bulunması
Yükleniyor...