“... Yeni bir medar-ı keramet ve inayet ve sürur olan mektubunuzu aldım. Risale-i Nur’a bir inayet, bir ikram ve himayet-i ilâhiyeyi gösterdi. şöyle ki: Bundan dört beş gün evvel, bir taharri ile menzilim teftiş edildi. Her tarafa baktıkları halde, hıfz-ı ilâhî ile bizi mahzun edecek bir şey bulamadılar:..
{Osmanlıca Kastamonu-1, s: 20.}
2- Yine tahminen 1938’in son aylarında, Celal Bayar’ın başvekil olduğu dönemde, yanındaki hizmetkâr ve talebeleri tarafından yazılan bir mektupta şunlar yazılı:
“.. Risale-i Nur hakkında inayet-i Rabbaniyenin lâtif bir himayeti şudur ki: Karanlık bir vaziyette, korkutan bir zamanda casusların ve taharrî me’murlarının evhamları ve tecessüsleri Üstâd’ımızın menzilini sarması dakikasında, bir Fare Üstâd’ımızın bir çorabını aldı. Ne kadar aradık hiç bir yerde bulamadık...”
{Aynı eser, s: 87.}
3- Daha sonraki yıllarda yazılan bir mektupta, Hz. Üstâd şunlan yazıyordu:
“Sabri kardeş! beni saran ve bağlıyan ağır kayıtlara ehemmiyet vermiyorusun. Halbuki buradaki evhamlı ehl-i dünaya benim ile fazla meşgul ve alâkadardır. Hatta...hatta... hatta... her ne ise...”
{Osmanlıca Kastamonu-1, s: 22.}
4- Üstâd’ın başka bir mektubu da şöyledir:
“... Bu defa kahraman Tâhirî yi umumunuz namına gördüm.. Ve onda bir Lütfî, bir Hafız Ali, bir Hüsrev ve bir Said - Fakat genç Said - Müşahede ettim. Cenab-ı Hakk’a şükrettim. Bu defa onun kokusunu alıp, o daha gelmeden benim yanıma gelen komiser ve taharri adamları...”
{Osmanlıca Kastamonu, s: 37.}
5- 1939 yıllarında yazıldığı tahmin edilen bir mektuptan:
Sizin beni çok mesrur eden mektubunuza Isparta yoluyla cevab vermediğimin sebebi, benim Isparta merkezi ile olan münasebetime burada çok dikkat edilmesidir...“
{ Osmanlıca Kastamonu-1, s: 272.}
Bu mevzudaki diğer belgeler, ilerde tarihi sırasında kaydedilecek. Burada aynı konudaki belgelerden daha bir çoklarını sıralamak mümkündür. Üstâd’ın hizmetkârı bir çok zatların bilhassa Çaycı Emin’in hatıraları bu durumu bâriz göstermektedir ki; Hazret-i Üstâd’ın menzili her zaman kontrol ve mürakabe altında olup, her keyifleri istedikçe, mahkeme kararı vesaire vız gelerek, Üstâd’ın evini taharrî edebilmekteydiler, Böylece vâlinin,
Yükleniyor...