Hem yine, Üstâdımız bugün o hâne sahibesine yedi senedir adını bilmediği için “ısmin nedir? diye sormuş. O da demiş: “Hayriye’dir” Hayriye isminde olmak tefeüluüyle, iki saat sonra Hayrî namında Risale-i Nur’un bir şâkirdi haberimiz yok iken İstanbul’a gitmiş, hem ticaret münasebetiyle iki mühim şâkirtleri dahi gidip geç kaldılar. Maddî-manevi fırtınalar münasebetiyle Üstâdımız onları hem oradaki mühim bir şâkirdi çok merak ediyordu. Bugün o Hayrî, iki saat Hayriye den sonra geldi, o üç şâkirt hakkındaki merakı izale ettikten sonra, dört aydan beri devam eden “Tefarik” namında Üstâdımızın bir kokusu bugün bitmış idi. Hayrî nin elinde bir küçük şişe, dedi: “Size tefarik getirdim.” Biz de bu küçücük lâtif tefarikteki tevafuka (barekallah) dedik.”
Bu iki gün zarfında bu küçücük nümuneler gibi, Üstâdımız Mu’cizat-ı Ahmediye’nin tashihatı ile meşgul olduğu için, bunlardan başka çok nümuneler görmüş. Madem iki günde böyle inayetin cilvelerini görüyoruz, Risale-i Nur dairesi içinde dikkat edilse, herkes kendi nefsinde hizmeti derecesinde böyle nümuneleri görebilir. Tebyize vakit bulamadık...
Risale-i Nur şakirtlerinden
Tevfik, Feyzi
Evet Evet Evet Evet Evet Evet
Hafız Tevfik Fevzi Emin Hilmi Kamil Hayri
Bunları gözümüzle gördük. Evet ben de tasdik ediyorum
Said-i Nursi
{Osmanlıca Kastamonu-2, s: 421.}
Yükleniyor...