manevi tahşidatı başlamış. Gayet dikkatle ve şeytancasına şâkirtlerin hakiki kuvvetleri olan tesanüdü bozmaya çalışıyorlar. Sizlere risaleleri iade ettikleri halde, kurnazcasına dolaplar çevriliyor. Biz sizin bir şu’beniz hükmünde oldğumuz halde, bizi asıl ve merkez telâkki ettiklerinden daha ziyade desiseleri bize karşı isti’mal ediyorlar..”

{Osmanlıca Kastamonu-2, s: 285.}



Tokatlar Hadisesi

İstteki mevzu’ ile dolaylı şekilde alâkadar bulunan tokatlar hadisesinin şekilleri çoktur. Bunlardan bir kısmı; Üstâd Hazretlerinin şahsına zendeka hesabına eziyetlerde bulunan kimselerin feci’ akibetleriyle, nefsinin hiylesine kapılıp da hizmet-i Nuriyede fütûr getirenlerin yedikleri şefkat tokatlarını beraber saysak, bir çok hadiseler ve vakıalar tesbit edebiliriz. Rivayet yollu ulaşan vakıalardan sarf-ı nazar edip; Üstâd’ın Kastamonu hayatında talebe ve hizmetkârları onun nazareti altında kaydettikleri hadiselerin bir kaç örneğini vermekle iktifa edeceğiz. Üstâd’ın Barla’daki hayatında da bu neviden çok vakıalar görülmüş ve kısmen mektubat ve lemalar mecmualarında kaydedilmiştir. Burada sedece Kastamonu hayatıyla ilgili hadiseler kısmından bir kaç örnek vereceğiz:

Zecr Tokatlarının Nümûneleri

“... Risale-i Nur ve şakirtleri aleyhinde çalışanlara şiddetli tokatlar geldiğini görüyoruz. Ezcümle Risale-i Nur’un erkânından birisi kat’î bir surette haher veriyor ki: Üç dört adam, dünya servetinin hatırı için toplanıp münafikane, Risale-i Nur şakirtleri aleyhinde tedbir kurdukları hengâmda, üç gün sonra, o üç dört adamın haneleri ve birinin dükkanı yanıp, her biri binler lira zayiatlarla tokat yediler.

Hem bir dessas adam, Risale-i Nur şâkirteri aleyhinde çalışıyordu ki, onları hapse attırsın. Bir gün serbest olarak: “Ben bir ip ucu bulamadım ki, bunları hapse soksam... Eğer bir ip ucu bulsam, onları hapse sokacağım!” diye ilân ettiği vakitten iki gün sonra, bir iş yapıp Risale-i Nur şâkirtleri yerinde o adam iki sene hapse girdi.

Hem bedbaht bir muannid adam, Risale-i Nur aleyhinde hem şâkirtlerinin bir rüknü aleyhinde mütecavizâne hareketlerde bulunduğu hengâmda, bir iki gün sonra, meyhaneye gitmiş, içe içe çatlamış, orada ölmüş.

Bu neviden çok hadiseler var. Demek Risale-i Nur dostlara tiryak

Yükleniyor...