ısınmamak ve iltihak etmemek için eskiden beri bu vatanda dinsizliği terviç etmiş. şimdiki ilhad, onun ifsad komitesinin eseridir.Hatta yüzde beş-on dinsizin hatırını saydı. Mesleklerini (rejim) resmen takdir ederek, yüz milyon İslâm’ın hatırını kırdı.. ve mağlup olduğu halde inad ve menfaatı için sulhu reddetti. Küre-i arzı ateşe verdi. Madem siz bu vatanın evladısınız, burada onun propagandasına kapılmayınız ve siyasete karışmayınız..”

{)Osmanlıca Kastamonu-1, s: 450 -Bu parçanın tamamı yukarıda da yazıldığı halde bu makam ile münasebeti ziyade olduğundan bir kısmını tekraren kaydettik.A.B. }



İkinci Harb-i umide Ezilen Masum Mazlumlara şefkat Hakkında

“... şefkat-ı insaniye merhamet-i Rabbaniyenin bir cilvesi olduğundan, elbette rahmetin derecesinden aşmamak ve rahmeten-lil âlemin zatın (A.S.M.) mertebe-i şefkatından taşmamak geretir. Eğer aşsa ve taşsa, o şefkat elbette merhamet ve şefkat değildir. Belki dalâlete ve ilhada sirayet eden bir maraz-ı ruhî ve bir samak-ı kalbîdir.

Mesela, kâfir ve münafıkların cehennemde yanmalarını ve azab ve cihad gibi hadiseleri kendi şefkatine sığdırmamak ve te’vile sapmak; Kur’ân’ın ve edyan-ı semaviyenin bir kısm-ı azimini inkâr ve tekzib olduğu gibi, bir zulm-u azim ve gayet derecede bir merhametsizliktir. Çünki ma’sum hayvanları parçalayan canavarlara himayetkârane şefkat etmek, o biçare hayvanlara şedid bir gadr ve vahşî bir vicdansızlıktır.. Ve binler Müslümanların hayat-ı ebediyelerini mahveden ve yüzer ehl-i imanı su-i akibete ve müthiş günahlara sevk eden adamlara şefkatkârene taraftar olmak ve merhametkârane cezadan kurtulmalarına dua etmek, elbette o mazlum ehl-i imana dehşetli bir merhametsizlik ve şedid bir gadrdır...

.. Bir zaman eski Harb-i Umumi’de düşmanların ehl-i İslâm’a ve bilhassa çoluk-çocuklara ettikleri kattl ve zulümlerinden pek çok müteellim oluyordum. Fıtratımda şefkat ve rikkat ziyade olduğundan tahammülüm hâricinde azab çekerdim. Birden kalbime geldi ki: O maktul ma’sumlar şehid olup Velî oluyorlar. Fâni hayatları bâkî bir hayata tebdil ediliyor.. ve zayi’ olan malları sadaka hükmünde olup bâki bir mal ile mübadele olur.Hatta o mazlumlar kâfir de olsa, ahirette kendilerine göre o dünyevî âfattan çektikleri belâlara mukabil rahmet-i ilahiyyenin hazinesinden öyle mükâfatları var ki; eğer perde-i gayb açılsa, o mazlumlar haklarında büyük bir tezahür-ü rahmet görünüp “Ya Rabbi şükür Elhamdülillah!” diyeceklerini bildim ve kat’î bir surette kanaat getirdim ..Ve ifrat-ı şefkatten gelen şiddetli teessür ve teellümden kurtuldum...”

{Osmanlıca Kastamonu-1, s: 130.}



Yükleniyor...