esnekliğinden çok istifade ile, Bediüzzaman’ı ve talebelerini yüzde yüz imha etmek plânıyla tuzak hazırladıklan ve sahte gerekçelerle Eskişehir mahkemesine sevk ettikleri halde, mahkeme dahi bir çok maddî ve manevî baskı ve te’sirlerin altında iken, onun hâkimleri yine de âdil davranmışlardır denilebilir. Zira mahkeme, sorgulama ve duruşmaları başladıktan karar gününe kadar üç buçuk ay zarfında doksan yedi masumun beraat ve tahliyelerini gerçekleştirebilmiştir. Geri kalan on beş masum Nur talebesine ve Üstâdları Bediüzzaman’a basit bir ceza vermekle meseleyi küçültmüşler ve bir nevi kurtarma cihetine gitmişlerdir diye bir te’vil-i hasen ile bakılabilir.

Evet, Eskişehir ağır ceza mahkemesi bu küçük ve basit cezayı ister istemez, din hasmı kesilmiş bazı hükûmet ricaline ve Türkiye’de o sıra bir nevi hâkim durumunda bulunan gizli zındık komitelere rüşvet vermiş ve meseleyi böylece kurtarabilmiştir.

Gerçi Hazret-i Üstâd mahkemenin karar gününe kadar masum ve mazlum Nur talebelerinin hatırları için, çok yumuşak ve musalâhakârane müdafaalarda bulunarak talebelerinin yüzde doksanını kurtarmıştır. Fakat mahkeme kendisi ve onbeş talebesi hakkında cezalı hüküm kararını verdikten sonra, artık şiddetli ve sert tavır takınmış, izzet ve şehamet-i imaniyyesini göstermiştir. “Ben bu küçük madde ve mesele için mahkemeye verilmedim. Benim ve talebelerimin asıl muhakemeleri ya idam, ya yüz bir sene hüküm..veya beraetle neticelenecek maddelerle mahkemeye verildim. Mahkemenizin başında da o maddelerle yargılandım. savcının ilk iddanamesi de aynı yönde hazırlanmıştı. Bu sizin bize verdiğiniz ceza; bir beygir hırsızına, bir kız kaçırıcısına verilir. Ben bu cezayı kabul etmiyorum... Ya beraetimi istiyor, yahut da asıl mahkemeye verildiğimiz maddelerin muciblerini gösteriniz!.” mealinde hem temyiz mahkemesine, hem Bakanlar Kuruluna, hem Meclis-i Meb’usan riyasetine pervasız ve ayn-ı hakikat müdafaalar yazıp göndermiştir. Fakat bütün bunlara rağmen Hazret-i Üstâd’ın o sert ve meydan okuyan merdane ve hakikatlı müdafaaları cevabsız kaldı. Temyiz mahkemesi de o sıra zamanın nezâketi dolayısıyla işi idare-i maslâhat adına alarak, ört-bas etmeyi uygun buldu ve Eskişehir Mahkemesinin kararını onayladı.

Eskişehir Ağır Ceza Mahkemesinin kararı: 19/8/1935 gün ve 121 sayılı i’lâm..

Yargıtay 1. Ceza Dairesinin tasdiki: 12/10/1935 gün ve 2111 sayılı i’lâmdır.

{Denizli Dosyası; s: 78.}



Eskişehir mahkemesi kararında Hazret-i Üstâd’a bir sene hapis cezası ve 173. kanun maddesi uyarınca da Kastamonu’da bir sene genel gözetim altında bulundurulmasına diye yazılıydı.

Yükleniyor...