TEKRAR TAHSİLE NİYET

Küçük fakah(16) Said’in okumaya başladığından bu zamana kadar, okuduklarının nelerden ibaret olduğunu ve Tağ medresesine gitmesi, geri eve dönmesi, evde kalış müddeti ne kadar zaman ihtiva ettiğini bilemiyoruz. Eğer bu zaman zarfında Kur’ân’ı hatm etmiş, zaman da bir seneyi doldurmuş ise, takvim 1303 hicrî-1886 Miladi seneyi gösteriyor demektir. Bu takdirde, Bediüzzaman’ın kendi tesbitiyle 1303 hicrî senesinde Arabî ilmin temeli olan gramer kitaplarına başlamış oluyordu.(17) Öyle olunca da, medreseler usûlünce Arabi gramer kitaplarını bitirinceye dek, onun ismi “Fakah Said”(18)dir.

Buna göre küçük fakah Said, evde bir müddet kaldıktan sonra, tahsile karar verdi. Evvelâ: “Pirmis” adındaki köye gitti. Yukarıda zikrolunduğu veçhile fıtratındaki izzet-i nefsi, başkasının mütehakkîmâne tavırlarına tahammûl edememesinden dolayı, medresedeki emsâlleri olan dört küçük talebe ile geçinememesine sebep oldu. Hep dördü birleşerek kendisini ta’ciz ediyorlardı. Bu durum karşısında bir gün, mezkür medresenin müderrisi ve sahibi, Meşayih-i Kiram’dan “şeyh Seyyid Nûr Muhammed Efendi” Hazretlerinin huzurlarına çıkarak; talebe arkadaşlarını şikâyet etmek, taşıdığı izzet-i nefis hâletine ağır geldiği için, izhar-ı acz etmiyerek; şeyh Efendi Hazretleri’yle şöyle bir muhaverede bulunmuştur:

Fakah Said:

- şeyh Efendi! Bunlara söyleyiniz, benimle döğüştükleri vakit, dördü bir olmasınlar, ikişer-ikişer gelsinler.

Küçük Said’in sabavetiyle beraber, şu mertliğinden hoşlanan Seyyid Nûr Muhammed Efendi(19) küçük Said’e:

- Sen benim talebemsin, sana kimse karışamaz!” diye iltifatta bulunurlar.

Bu hadiseden dolayı, artık herkes küçük Said’i “şeyhin talebesi” diye yâd ediyorlardı.

Fakah Said, bu medresede bir müddet kaldıktan sonra,(20) ağabeyisi Molla Abdullah ile birlikte “Nurşin” köyüne gelirler. Mevsimin yaz olması sebebiyle Nûrşin ahalisi ve medrese talebeleri hep “şeyhan” yaylasına çıkmış

Yükleniyor...