İkinci Nefy, Burdur’dan Isparta’ya
Üstâd Bediüzzaman Hazretleri Burdur’da geçen nur-efşan hayatı az üstte kaydedildiği veçhile hep irşadlara, tenvirlere ve hep hidayetlere vesile olmuş ve olmaktaydı. Me’murlardan, âmirlerden, avam ve havastan bir çok insan o hidayet vesilesi olan âbide zatın nurlu derslerinden feyizyap olmuş, dinin temelleri olan iman ve i’tikadlarını taklidden tahkike ulaştırma bahtiyarlığına ermişlerden bir çok kimseler vardır. Fakat Bediüzzaman’ın bu dinî, imanî ve Kur’ânî irşad ve tenvirleri, din düşmanı gizli ifsad komitelerinin işlerine gelmemiş, hazım edememişlerdi. Hemen harekete geçerek hükûmet idarecilerine hulul edebilme imkânını bulmuşlar ve habbeleri kubbeler yaparak, hükümeti evhamlandırmışlardı
Hazret-i Bediüzzaman’ın irşadkâr dinî hizmetlerine mani’ olmak için yaptıkları plânlarında muvaffak da olmuşlardı. Nitekim bunlara aldanan hükümet evhamlanmış, Bediüzzaman’ı Burdur’dan uzaklaştırmak ve bir başka yere nakletmekle hizmetini sekteye uğratmak için hazırlanan plâna göre, eften püften bazı bahanelerle, Hazret-i Üstâd’ı Burdur’dan alarak, evvela Isparta merkezine, ondan sonra da, o zamanki şartlarda kuş uçmaz, kervan geçmez dağların ortasında, büyük yerleşim merkezlerinden uzak, Barla köyüne ikamete mecbur etme plânını tatbik etmişlerdi.
Her ne kadar bu hadiseyi Üstâd Hazretleri, az yukardaki bir hatırasında; “Burdur’dan alınıp ikinci bir menfaya, Isparta’ya gönderilmesi ve oradan da Barla’ya yollanması; kendisinin Burdur’daki son günlerinde halkın irşad ve tenvirine yönelik ve ehl-i imanın büyük menfaati olan Kur’ânî hizmetlerini bir derece gevşetip, kendi ahiretini ve şahsî kemalâtını düşündüğünden ötürü kader-i İlâhice bir şefkat tokatı olarak kabul edip yazmışsa da...” kaderin adaleti ve Rabbanî hikmetler nokta-i nazarından belki hak bir izah, bir öğüt olmakla birlikte; lâkin zahir hale göre, mesele ele alındığında; hükûmet onun irşadkâr tenvirlerinden evhamlanmış, zulmen ve haksız yere o plânı uygulamıştır diyebiliriz.
Üstâd’ın Burdur’dan Isparta’ya nakil hadisesi az ilerde arzedilecek. Takribi, fakat kuvvetli hesaplara göre 25 Ocak 1926 tarihinde gerçekleştiği görülecektir. Bu hesaba göre Hazret-i Üstâd Bediüzzaman’ın Burdur’da geçen hayatı: Sekiz ay, beş gündür diyebiliriz.
Üstâd Bediüzzaman Hazretleri Burdur’da geçen nur-efşan hayatı az üstte kaydedildiği veçhile hep irşadlara, tenvirlere ve hep hidayetlere vesile olmuş ve olmaktaydı. Me’murlardan, âmirlerden, avam ve havastan bir çok insan o hidayet vesilesi olan âbide zatın nurlu derslerinden feyizyap olmuş, dinin temelleri olan iman ve i’tikadlarını taklidden tahkike ulaştırma bahtiyarlığına ermişlerden bir çok kimseler vardır. Fakat Bediüzzaman’ın bu dinî, imanî ve Kur’ânî irşad ve tenvirleri, din düşmanı gizli ifsad komitelerinin işlerine gelmemiş, hazım edememişlerdi. Hemen harekete geçerek hükûmet idarecilerine hulul edebilme imkânını bulmuşlar ve habbeleri kubbeler yaparak, hükümeti evhamlandırmışlardı
Hazret-i Bediüzzaman’ın irşadkâr dinî hizmetlerine mani’ olmak için yaptıkları plânlarında muvaffak da olmuşlardı. Nitekim bunlara aldanan hükümet evhamlanmış, Bediüzzaman’ı Burdur’dan uzaklaştırmak ve bir başka yere nakletmekle hizmetini sekteye uğratmak için hazırlanan plâna göre, eften püften bazı bahanelerle, Hazret-i Üstâd’ı Burdur’dan alarak, evvela Isparta merkezine, ondan sonra da, o zamanki şartlarda kuş uçmaz, kervan geçmez dağların ortasında, büyük yerleşim merkezlerinden uzak, Barla köyüne ikamete mecbur etme plânını tatbik etmişlerdi.
Her ne kadar bu hadiseyi Üstâd Hazretleri, az yukardaki bir hatırasında; “Burdur’dan alınıp ikinci bir menfaya, Isparta’ya gönderilmesi ve oradan da Barla’ya yollanması; kendisinin Burdur’daki son günlerinde halkın irşad ve tenvirine yönelik ve ehl-i imanın büyük menfaati olan Kur’ânî hizmetlerini bir derece gevşetip, kendi ahiretini ve şahsî kemalâtını düşündüğünden ötürü kader-i İlâhice bir şefkat tokatı olarak kabul edip yazmışsa da...” kaderin adaleti ve Rabbanî hikmetler nokta-i nazarından belki hak bir izah, bir öğüt olmakla birlikte; lâkin zahir hale göre, mesele ele alındığında; hükûmet onun irşadkâr tenvirlerinden evhamlanmış, zulmen ve haksız yere o plânı uygulamıştır diyebiliriz.
Üstâd’ın Burdur’dan Isparta’ya nakil hadisesi az ilerde arzedilecek. Takribi, fakat kuvvetli hesaplara göre 25 Ocak 1926 tarihinde gerçekleştiği görülecektir. Bu hesaba göre Hazret-i Üstâd Bediüzzaman’ın Burdur’da geçen hayatı: Sekiz ay, beş gündür diyebiliriz.
Yükleniyor...