Hazret-i Üstâd’ın Burdur Hayatıyla Alakadar
Beşinci Hatıra
(Bu hatıra Salih Özcan eliyle Ahmet İnal kanalıyla gelmiştir:)
“Yıl 1959, O zamanın muhalefet partisi olan C.H.P. muhalefetlerini çok artırmış ve her fırsatta “Laiklik elden gidiyor” diye bir tarene tutturmuşlardı. Bu arada Merhum Üstâd Bediüzzaman’a saldırmayı da ihmal etmiyorlardı.
Burdur’da CHP sempatizanı olarak bilinen emekli ögretmen ve memleketin köklü alimlerinden Hacı Nebiler’in damadı, Arnavut asıllı muallim Ahmet Efendi (Tunca)’ya, siyasî kanaatını bildigim için mütcahilane bir tavırla:
“Hocam, Said-i Kürdî adında bir adam var... Neyin nesi Allah aşkına?”diye sordum.
“Aman yavrum öyle deme!” karşılığını verdi. Ben de :
“Ama hocam, herkes onu kötülüyor” dedim. Hoca, geyet semimî bir ifade ile: “Merhum Burdur’da ikamat ederken, Kaya Pınar denilen mesire yerine öğretmenleri devet ederek: “Muallimlar gelsinler, görüşelim” diye haber salmış. Bütün ögretmenler gittik. Herhangi bir gündem yoktu. Bize sordu: “Hangi konuda görüşelim?” dedi. Kimseden bir istek gelmedi. O zaman kendisi: “Muallimlere Ruhiyyat lazım olur” diyerek, Ruhiyyat (Ruh bilgisi) üzerine üç ders yaptı. Ben ancak iki dersinde bulunabildim. O zamana kadar kendimi Ruhiyyat biliyorum zennederdim. Ruhiyatın resinden habarim olmadığını bu iki dersten sonra anladım. O, büyük bir alim, ilim ve hikmet sahibi bir zattı diye, bence malum olanı i’lam etti.
Haydar Arslan”
Salih Özcan’ın bu hatıra altındaki kendi el yazısı ile notu şöyledir:
Yukarıdaki yazıyı yazan aslen Burdurludur ve tanınmış ailelerdendir hakiki ismî Ahmet İnal... Halen İstanbul Vakıflar Müdür Muavini’dir. 3/6/1991
İstanbul
Salih Özcan
Beşinci Hatıra
(Bu hatıra Salih Özcan eliyle Ahmet İnal kanalıyla gelmiştir:)
“Yıl 1959, O zamanın muhalefet partisi olan C.H.P. muhalefetlerini çok artırmış ve her fırsatta “Laiklik elden gidiyor” diye bir tarene tutturmuşlardı. Bu arada Merhum Üstâd Bediüzzaman’a saldırmayı da ihmal etmiyorlardı.
Burdur’da CHP sempatizanı olarak bilinen emekli ögretmen ve memleketin köklü alimlerinden Hacı Nebiler’in damadı, Arnavut asıllı muallim Ahmet Efendi (Tunca)’ya, siyasî kanaatını bildigim için mütcahilane bir tavırla:
“Hocam, Said-i Kürdî adında bir adam var... Neyin nesi Allah aşkına?”diye sordum.
“Aman yavrum öyle deme!” karşılığını verdi. Ben de :
“Ama hocam, herkes onu kötülüyor” dedim. Hoca, geyet semimî bir ifade ile: “Merhum Burdur’da ikamat ederken, Kaya Pınar denilen mesire yerine öğretmenleri devet ederek: “Muallimlar gelsinler, görüşelim” diye haber salmış. Bütün ögretmenler gittik. Herhangi bir gündem yoktu. Bize sordu: “Hangi konuda görüşelim?” dedi. Kimseden bir istek gelmedi. O zaman kendisi: “Muallimlere Ruhiyyat lazım olur” diyerek, Ruhiyyat (Ruh bilgisi) üzerine üç ders yaptı. Ben ancak iki dersinde bulunabildim. O zamana kadar kendimi Ruhiyyat biliyorum zennederdim. Ruhiyatın resinden habarim olmadığını bu iki dersten sonra anladım. O, büyük bir alim, ilim ve hikmet sahibi bir zattı diye, bence malum olanı i’lam etti.
Haydar Arslan”
Salih Özcan’ın bu hatıra altındaki kendi el yazısı ile notu şöyledir:
Yukarıdaki yazıyı yazan aslen Burdurludur ve tanınmış ailelerdendir hakiki ismî Ahmet İnal... Halen İstanbul Vakıflar Müdür Muavini’dir. 3/6/1991
İstanbul
Salih Özcan
Yükleniyor...