“...Ben menfî olarak İstanbul’a getirildiğim vakit, bir zaman Meşihat-ı İslâmiye dairesinde bulunan Dar-ül Hikmet-il İslâmiye’deki hizmet-i Kur’âniye’ye çalıştığım için, o alâkadarlık cihetinde “Meşihat Dairesi ne haldedir?” diye sordum.

Eyvah!.. Öyle bir cevab aldım ki; ruhum, kalbim ve fikrim titrediler ve ağladılar. Sorduğum adam dedi ki: Yüzer sene Envar-ı şeriat’ın mazharı olmuş olan o daire, şimdi büyük kızların lisesi ve mel’abegâhıdır.

İşte o vakit, öyle bir halet-i ruhiyeye giriftar oldum ki; dünya başıma yıkılmış gibi oldu. Kuvvetim yok, kerametim yok, kemal-i me’yusiyetle “Ah, vah!..” ederek, dergâh-ı İlâhiyye’ye müteveccih oldum... Ve bizim gibi kalbleri yanan çok zatların hararetli âhları benim âhıma iltihak ettiler. Hatırıma gelmiyor ki; acaba şeyh-i Geylâni’nin duası ve himmetini duamıza yardım için istedim mi, istemedim mi? bilmiyorum. Fakat herhalde o eskiden beri Nurlar yeri olmuş bir yeri zulümattan kurtarmak için, bizim gibilerin ahlarını ateşlendiren onun duasıdır ve himmetidir. İşte o gece Meşihat, kısmen yandı. Herkes vâesefa! dedi. Ben ve benim gibi yananlar Elhamdülillah dedik.”(80)

İstanbul’dan Burdur’a Doğru

Üstâd’ın İstanbul’da yapılan isticvabları bitmiş ve emniyetçe yapılan tahkikat neticesi masumiyeti de tebeyyün etmişti. Amma buna rağmen onu İstanbul’dan Burdur’a gönderme emri yine Ankara’dan gelmişti. Bu yolculuk herhalde yine deniz yoluyla olacaktı. Çünki o tarihlerde henüz demiryolu hattı gideceği yerlere kadar uzamamıştı. Az üstte sürgünlük hadisesinin bazı şahitlerinin beyanları da, bu yolculuğu böyle gösteriyor. Fakat bu yolculuk, gün olarak İstanbul’dan hangi ayın hangi gününde oldu? İzmir ve Antalya’ya kadar bu yolculuk kaç gün sürdü? Antalya’dan Burdur’a ne kadar zamanda geldi..? Ve nihayet Burdur’a gün ve ay olarak hangi tarihte muvasalat etti? kesin olarak bilinmemektedir. Ancak yine üst tarafta zikri geçmiş sürgün şahitlerinden bazılarının ifadelerine dayanılarak yapılan takribî hesaba göre; Van’dan alındıktan sonra, yol güzergâhındaki konaklamalar ve Trabzon’da yirmi gün kadar bekleme süresi, Trabzon’dan İstanbul’a kadar bir hafta gemi yolculuğu dahil, 39 gün olarak hesaplanmıştı ki; Üstâd’ın İstanbul’a muvasalatı 15 Nisan 1925 günüydü. Yirmi gün de İstanbul’da kalması buna eklenirse, İstanbul’dan ayrıldığı gün 6 Mayıs 1925 olur.

Yükleniyor...