İşte, asıl metniyle kaydedilen bu beyanname üzerine Bediüzzaman’ın M.Kemal Paşa ile kısa ve sert olan tartışması oldu. Hadiseyi bizzat görüp nakledenler, o dönem milletvekillerinden Van meb’usu Tevfik Demiroğlu.. Erzurum meb’usu Muhammed Salih Yeşiloğlu.. Erzincan Meb’usu Hüseyin Aksu ve Siverek meb’usu Abdulğani Ensari’dir. Bu zatlardan bazılarının hatıralarından bazı bölümleri az ilerde kaydetmek va’diyle burada münakaşa hadisesini evvela ve bizzat Üstâd Bediüzzaman’ın bazı münasebetlerle kaydetmiş olduğu bir hatırasından dinliyoruz:

“...Ankara’da Divan-ı Riyaset’te pek çok meb’uslar varken, M. Kemal Paşa şiddetli bir hiddet ile Divan-ı Riyaset’e girip, bana karşı bağırarak: “Seni buraya çağırdık ki bize yüksek fikir beyan edesin. Sen geldin namaza dair şeyler yazıp içimize ihtilâf verdin!” Ben de onun hiddetine karşı dedim: “Namaz kılmıyan hâindir, hâinin hükmü merduttur..”(22) dehşetli bir pot kırdım. Hazır meb’us dostlarım telâş ettikleri ve herhalde beni ezeceklerini tahmin ettikleri sırada(23); bana karşı bir nevi tarziye verip o mecliste hiddetini geri alması...

İkinci gün, hususî riyaset odasında Hücûmat-ı Sitte’nin birinci desisesi içinde bulunan “Mesela Ayasofya camii ehl-i fazıl ve kemalden..” cümlesinden başlıyan, ta ikinci desiseye kadar bir saat tamamen ona söyledim.(24) Bütün hissiyatını ve prensibini rencide ettiğim halde, bana ilişmemesi, hatta taltifime çok çalışması...”(25)

Hazret-i Üstâd’ın şu hatırasından anlaşılan odur ki; M. Kemal Paşa, onu Ankara’da durdurmak, yeni hükûmette mühim bir işte ve vazifede çalıştırmak için, münakaşa hadisesinden sonra dahi çok çalışmıştır. Amma yine

Yükleniyor...