Beyannâme’nin Aslı









“Ey Mücahidin-i İslâm ve ey ehl-il hall vel-akd!

Bu fakirin, bir mes’elede on sözünü, bir kaç nasihatini dinlemenizi rica ediyorum:

Evvelâ: şu muzafferiyetteki harikulâde nimet-i ilâhiye bir şükür ister ki devam etsin, ziyade olsun. Yoksa ni’met şükrü görmezse, gider. Madem ki Kur’ân’ı, Allah’ın tevfikiyle düşmanın hücumundan kurtardınız.

Kur’ân’ın en sarih ve en kat’î emri olan Salat gibi feraizi imtisal etmeniz lâzımdır.. tâ onun feyzi böyle harika suretinde üstünüzde tevalî ve devam etsin.

Saniyen: Âlem-i İslâm’ı mesrur ettiniz, muhabbet ve teveccühünü kazandınız. Lâkin o teveccüh ve muhabbetin idamesi, şeair-i İslâmiye’yi iltizam ile olur. Zira müslümanlar İslâmiyet hesabına sizi severler.

Salisen: Bu âlemde evliyaullah hükmünde olan gazi ve şühedalara kumandanlık ettiniz.. Kur’ân’ın evamir-i kat’iyyesine imtisal etmekle, öteki âlemde de o nuranî güruha refik olmaya çalışmak, sizin gibi âlihimmetlilerin şe’nidir. Yoksa burada kumandan iken, orada bir neferden istimdad-ı nur etmeye muztar kalacaksınız.Bu dünya-yı deniye şân ve şerefiyle öyle bir meta’ değil ki; sizin gibi insanları işba’ etsin, tatmin etsin ve maksud-ı bizzat olsun.

Rabian: Bu millet-i İslâm’ın cemaâtları, çendan bir cemaat namazsız kalsa, fasık da olsa, yine başlarındakini mütedeyyin görmek ister. Hatta umum Kürdistan’da umum me’murlara dair en evvel sordukları sual bu imiş: “Acaba namaz kılıyor mu?” derler. Namazı kılarsa, mutlak emniyet ederler. Kılmazsa, ne kadar muktedir olsa, nazarlarında müttehemdir.

Bir zaman Beyt-üş-şebab aşâirinde isyan var idi. Ben gittim sordum, “sebep nedir?” Dediler ki: “Kaymakamımız namaz kılmıyordu, rakı içiyordu.. böyle dinsizlere nasıl itâat edeceğiz?” bu sözü söyliyenler de namazsız, hem de eşkiya idiler

Hamisen: Enbiyanın ekseri şark’tan ve hükemanın ağlebi Garb’tan gelmesi, kader-i ezelînin bir remzidir ki; şark’ı ayağa kaldıracak din ve kalbdir. Akıl ve felsefe değil. Madem şark’ı intibaha getirdiniz, fıtratına muvafık bir cereyan veriniz! Yoksa sa’yiniz ya heba’en gider veya muvakkat, sathî kalır.

Yükleniyor...