şeytan gibi hasis hisleri, fena ahlâkları teşci’ ve himaye eder, iyi hisleri söndürür. Hem insanî, İslâmî hayatı men’etmekle beraber, muvakkat hayvanî bir hayatı; iki genc-i mücehhez pençeli -ekseriyet kazanmak için- imhayı esas program yapmış. İki kelbi iki ciğerimize musallat ederek bizi silahtan tecrit ediyor.

İşte onun himayeti... işte hayatımız!.. O hasım, gösterdiği kin ve husumet harpten neş’et etme değildir. Harpten olsa idi, tabii mağlubiyetimizle sairlerin husumeti gibi sükûnet bulurdu. Hem hasmın, uzakta çirkin yüzündeki riyakârane çizgiler güzel zannedilirdi... Yakında görenler İnşaallah aldanmaz.







Korka[k]lıkda darb-ı mesel hükmünde olan tavuk; çocukları yanında iken, şefkat-ı cinsiye sebebiyle camuşa saldırır. İşte dehşetli bir cesaret...

Hem darb-ı mesel olmuş: “Keçi kurttan havfı, ızdırar vaktinde mukavemete inkılab eder. Boynuzu ile kurdun karnını deldiği vâkidir. İşte harika bir şecâat...

Fıtrî meyelân mukavmetsûzdur. Bir avuç su, kalın bir demir gülle içinde atılsa, kışta soğuğa maruz bırakılsa meyl-i inbisat demiri parçalar.

Evet, şefkatli tavuk cesareti, hamiyetli keçi ızdırarî şecâatı gibi; fıtrî bir heyecan, demir güllede su gibi, zulmün burûdetli husumet-i kâfirânesine maruz kaldıkça, her şeyi parçalar. Rus mojikleri buna şahittir.

Bununla beraber imânın mahiyetindeki hârikulade şehâmet, izzet-i İslâmiyetin tabiatındaki âlem-pesend şecâat, uhuvvet-i İslâmiye’nin intibahiyle her vakit mûcizeleri gösterebilir.

Bediüzzaman

— o O o —


Yükleniyor...