Üstâd’dan Bir İki Hatıra

Burada bir de, yukarda kaydedilen hatıraların mevzu’ ettiği Üstâd’ın o dönem hayat faslıyla ilgili olarak bizzat Bediüzzaman Hazretleri’nden de bir iki hatıra dinliyelim:

Nezahet ve İffeti Hakkında

1- “...Hem İstanbul’da, Kâğıthane şenliğinin yevm-i mahsusunda; Köprü’den ta Kâğıthane’ye kadar Haliç’in iki tarafında, binler açık-saçık Rum ve Ermeni ve İstanbullu karı ve kızlar dizildikleri sırada, ben ve merhum meb’us Molla Seyyid Taha ve meb’us Hacı İlyas ile beraber kayığa bindik. O kadınların yanlarından geçiyorduk. Benim hiç haberim yoktu, halbuki Molla Taha ve Hacı İlyas beni tecrübeye karar verdikleri ve nöbetle beni tarassud ettiklerini bir saat seyahat sonunda i’tiraf edip dediler: “Senin bu haline hayret ettik”, hiç bakmadın?”

“Dedim: “Lüzumsuz, geçici, günahlı zevklerin âkibeti elemler, teessûfler olmasından istemiyorum...”(101)

Üstâd Hazretleri’nin bu hatıralı beyanıyla ilgili ek bir hatıra:

19-1-986 Cuma günü, Kayseri’de Mustafa Sungur Ağabey, büyük bir cemaat huzurunda âlem-i misal bahsi okunurken, Hazret-i Üstâd’dan şöyle bir hatıra anlattı: “Bir gün Üstâdımız bir münasebetle buyurmuşlardı ki;

“Kardeşlerim! Ben, gençliğimde İstanbul’da on sene(102) kaldığım zamanlarda hiç bir kadına bakmadım, bakamıyordum. Çünki bana âlem-i misal açılmış idi.

Tevekkülü ve Metâneti

1947-48 yıllarında Emirdağı’nda ikamete mecbur tutulduğu bir zamanda, Erzurum’un ilk dönem milletvekillerinden M. Salih Yeşiloğlu’nun bazı suallerine verdiği cevabta, bilmünasebe şöyle bir hatırasını anlatmış:

2- “...Otuz sene evvel(103), bir gün arkadaşlarımızdan Dar’ül-Hikmet a’zası Seyyid (şerif) Sa’deddin Paşa dedi ki: “Kat’î bir vasıta ile haber aldım, kökü ecnebide ve kendisi burada bulunan bir zendeka komitesi,


Yükleniyor...