Bilâhare, yani 9 Ekim 1921'de doldurttuğu nüfus tezkeresinde, ikamet yeri olarak “Sarıyar(24) (Sarıyer) Fıstıklı Bağlar sokağı, 18 numaralı ahşap ev” şeklinde adres vermiştir. Ancak bu nüfus tezkeresi 9 Ekim 1921 tarihli olduğuna nazaran, Darül Hikmet-il İslâmiye’ye ilk tayin olunduğu tarihten, üç sene onüç gün sonraya rastlamaktadır. Mezkûr tarihten ne kadar önce Sarıyer’e geçtiği hakkında bir malûmatımız yoktur. Sarıyer'de inzivaya çekilişi demek, artık Eski Said'i bırakıp, Yeni Said'in barigâhına geçişi demekti. Ondandır ki; 1921 yılı son ayları, Arapça olarak yazmaya başladığı imânî ve tevhidî, aynı zamanda kalbî, ruhî ve vicdanî eserlerinin en yoğun te’lif devresinin mebdei olup, Gavs-ı Geylanî’nin “Fütuh-ül Gayb” kitabını tefeülen açtığı yer ve zamanıdır
HUTUVAT-I SiTTE’NiN NEşRi
Yine bu senenin son aylarında İngiliz Anglikan kilisesinin başpapazının sorduğu altı suallerinin cevabını verdikten sonra, Yuşa’ tepesinde tek başına inzivaya çekilmesi ta'kib etmiştir.(25) Hem yine bu sene zarfında İngilizlerin, (başta İstanbul Müslümanları olarak) mü'minlerin içlerinde İ'tilâf ve İhtilaf gruplarını birbiriyle çarpışdırdığı ve İstanbul'un efkâr-ı umumiyesini kendi lehine çevirtmeye çalıştığı, hatta şeyh-ül İslâmlık’tan bir fetva çıkartarak ve İstanbul'un bazı camilerinde kendi lehinde dualar ettirerek, efkâr-ı umumiyeyi bulandırıp aldattığı bir hengâmda; Bediüzzaman Hazretleri Hutuvat-ı Sitte eserini Türkçe ve Arapça olarak te’lif edip, merhum Eşref Edip Bey’in gayretiyle tab’ ettirip İstanbul'un her tarafına talebeleri vasıtasıyla dağıttırdı. Bunun üzerine İstanbul’un umumî efkârı bir anda kendine gelerek ayıldı ve İngilizin aleyhine geçti.
Bu hadiseyi müteakip, İngiliz işgal başkumandanı Bediüzzaman’ı öldürtmek üzere verdiği emir mucibince, İstanbul şehri taranmaya başlandı. Hıfz-ı İlahî ve Muhafaza-i Kur’âniye ile Bediüzzaman'a bir şey yapılamadı. Bediüzzaman her gün İstanbul'un ayrı bir semtine giderek, hem faaliyetine devam ediyor, hem de esbâba riayeten kendisini muhafazaya çalışıyordu. Zaten onu korumayı kendilerine vazife bilen Müslüman halkın fedaileri de çoktu.
İşte, Bediüzzaman Hazretleri İstanbul'daki bu dönem hayat seyrinin icmali böylece çizildikten sonra, tafsilatına ve belgeli hatıra ve menkıbelerle ispatına az ileride geçmek istiyoruz.
Evvela: Üstâd'ın esaretten kurtulup İstanbul’a gelişi ve takib eden hadiseler içinde onun hizmet ve faaliyet şekillerini onun yazılarından dinliyoruz.
HUTUVAT-I SiTTE’NiN NEşRi
Yine bu senenin son aylarında İngiliz Anglikan kilisesinin başpapazının sorduğu altı suallerinin cevabını verdikten sonra, Yuşa’ tepesinde tek başına inzivaya çekilmesi ta'kib etmiştir.(25) Hem yine bu sene zarfında İngilizlerin, (başta İstanbul Müslümanları olarak) mü'minlerin içlerinde İ'tilâf ve İhtilaf gruplarını birbiriyle çarpışdırdığı ve İstanbul'un efkâr-ı umumiyesini kendi lehine çevirtmeye çalıştığı, hatta şeyh-ül İslâmlık’tan bir fetva çıkartarak ve İstanbul'un bazı camilerinde kendi lehinde dualar ettirerek, efkâr-ı umumiyeyi bulandırıp aldattığı bir hengâmda; Bediüzzaman Hazretleri Hutuvat-ı Sitte eserini Türkçe ve Arapça olarak te’lif edip, merhum Eşref Edip Bey’in gayretiyle tab’ ettirip İstanbul'un her tarafına talebeleri vasıtasıyla dağıttırdı. Bunun üzerine İstanbul’un umumî efkârı bir anda kendine gelerek ayıldı ve İngilizin aleyhine geçti.
Bu hadiseyi müteakip, İngiliz işgal başkumandanı Bediüzzaman’ı öldürtmek üzere verdiği emir mucibince, İstanbul şehri taranmaya başlandı. Hıfz-ı İlahî ve Muhafaza-i Kur’âniye ile Bediüzzaman'a bir şey yapılamadı. Bediüzzaman her gün İstanbul'un ayrı bir semtine giderek, hem faaliyetine devam ediyor, hem de esbâba riayeten kendisini muhafazaya çalışıyordu. Zaten onu korumayı kendilerine vazife bilen Müslüman halkın fedaileri de çoktu.
İşte, Bediüzzaman Hazretleri İstanbul'daki bu dönem hayat seyrinin icmali böylece çizildikten sonra, tafsilatına ve belgeli hatıra ve menkıbelerle ispatına az ileride geçmek istiyoruz.
Evvela: Üstâd'ın esaretten kurtulup İstanbul’a gelişi ve takib eden hadiseler içinde onun hizmet ve faaliyet şekillerini onun yazılarından dinliyoruz.
Yükleniyor...