Nihayet esaret dönüşünün ikinci ayının sonunda, yani 26 Ağustos 1918 günü Bediüzzaman’ın haberi olmadan, Ordu-yu Hümayun’un bir delegesi tarzında, Harbiye Nezareti’nin tavsiyesi ile Darül-Hikmet-il İslâmiye’ye beşbin kuruş (Yani elli altın lira) maaşla a'za tayin edildi.(20)
Bu tayinle birlikte, aynı günlerde yine Harbiye Nezareti, yani Enver Paşa’nın talebi üzerine, şeyh-ül İslâm Musa Kâzım Efendi’nin, padişah Muhammed Vahidüddin’e yaptığı müracaatla; Bediüzzaman’a ilmiyede Mahreç(21) payesinin verilmesini arz etti. Padişah bu talebi ma'kul karşılayarak onayladı. Artık bu tarihten itibaren Bediüzzaman resmen Darül-Hikmet-il İslâmiye a'zasıdır. Ancak ziyade zaafiyeti ve istirahate ihtiyacı dolayısıyla vazifeye on ay(22) kadar me'zunen başlıyamadı. Doktorların tavsiye ve raporları ile, kendisinde Vehn-i Asap (Sinir zaafiyeti) rahatsızlığının tedavisi için, uzun bir istirahat ve temiz hava tavsiye ediliyordu.
Dar-ül Hikmet’il İslâmiye, kuruluşu ve açılışı hakkında “Ceride-i Sofiye” gazetesi, sayı: 147, 19 Ağustos 1334- 1 Eylül 1918 tarihli nüshasında şu malumatı vermektedir:
DARüL - HiKMET’iL İslâmiYE’NiN KüşADI
Ahkam-ı İslâmiye’yi neşr ve ta'mim için teşkil kılınmış olan “Darül Hikmet’il İslâmiye’nin geçen pazartesi günü Daire-i Meşihat’ta resm-i küşadı icra kılınmıştır.
Resm-i Küşad’da şeyhul-İslâm Musa Kâzım Efendi Hazretleriyle, fetva emini Ali Rıza, başmuavin İbrahim Efendi. Mektûbî-i Meşihat Nafiz Bey, memurin-i kalemi müdürü Bahri Efendi, Mühürdar-ı Meşihat-ı ulya Ahmed Nuri Bey, Meclis-i meşayıh reisi şeyh Safvet Efendi ve azası.. Fetvahane-i alî ders vekaleti heyâtı (heyetleri) hazır bulunmuşlardır. Merasime zavali saat (Alafrenga) 10,5 ta başlanmış ve daire-i meşihat imamı Hafız Tahsin ve Masahif-i şerife ve muellefat-i şeriye meclisi azasından Hafız Halil ve Mahir Efendiler aşr-ı şerif tilavet eylemişler.. ve Meclis-i meşayih Safvet Efendi arabiyyül-ibare bir nutuk kıraat eylemişlerdir.
şeyhul - İslâm Efendi hz.leri: “İki sene evvel tesavvur ve ahiren neşredilen kanun mucibince tesis buyurulmuş olan “Darül Hikmet-il İslâmiye”yi kıraet olunan aşr-ı şerifler ve zevat-ı hayriye ile Küşad eyledim. Her kârda ahass-ı âmal mazher-i tevfikat-ı samedanî olmaktır.” demiş ve resm-i küşadı icra eylemiştir.
Bu tayinle birlikte, aynı günlerde yine Harbiye Nezareti, yani Enver Paşa’nın talebi üzerine, şeyh-ül İslâm Musa Kâzım Efendi’nin, padişah Muhammed Vahidüddin’e yaptığı müracaatla; Bediüzzaman’a ilmiyede Mahreç(21) payesinin verilmesini arz etti. Padişah bu talebi ma'kul karşılayarak onayladı. Artık bu tarihten itibaren Bediüzzaman resmen Darül-Hikmet-il İslâmiye a'zasıdır. Ancak ziyade zaafiyeti ve istirahate ihtiyacı dolayısıyla vazifeye on ay(22) kadar me'zunen başlıyamadı. Doktorların tavsiye ve raporları ile, kendisinde Vehn-i Asap (Sinir zaafiyeti) rahatsızlığının tedavisi için, uzun bir istirahat ve temiz hava tavsiye ediliyordu.
Dar-ül Hikmet’il İslâmiye, kuruluşu ve açılışı hakkında “Ceride-i Sofiye” gazetesi, sayı: 147, 19 Ağustos 1334- 1 Eylül 1918 tarihli nüshasında şu malumatı vermektedir:
DARüL - HiKMET’iL İslâmiYE’NiN KüşADI
Ahkam-ı İslâmiye’yi neşr ve ta'mim için teşkil kılınmış olan “Darül Hikmet’il İslâmiye’nin geçen pazartesi günü Daire-i Meşihat’ta resm-i küşadı icra kılınmıştır.
Resm-i Küşad’da şeyhul-İslâm Musa Kâzım Efendi Hazretleriyle, fetva emini Ali Rıza, başmuavin İbrahim Efendi. Mektûbî-i Meşihat Nafiz Bey, memurin-i kalemi müdürü Bahri Efendi, Mühürdar-ı Meşihat-ı ulya Ahmed Nuri Bey, Meclis-i meşayıh reisi şeyh Safvet Efendi ve azası.. Fetvahane-i alî ders vekaleti heyâtı (heyetleri) hazır bulunmuşlardır. Merasime zavali saat (Alafrenga) 10,5 ta başlanmış ve daire-i meşihat imamı Hafız Tahsin ve Masahif-i şerife ve muellefat-i şeriye meclisi azasından Hafız Halil ve Mahir Efendiler aşr-ı şerif tilavet eylemişler.. ve Meclis-i meşayih Safvet Efendi arabiyyül-ibare bir nutuk kıraat eylemişlerdir.
şeyhul - İslâm Efendi hz.leri: “İki sene evvel tesavvur ve ahiren neşredilen kanun mucibince tesis buyurulmuş olan “Darül Hikmet-il İslâmiye”yi kıraet olunan aşr-ı şerifler ve zevat-ı hayriye ile Küşad eyledim. Her kârda ahass-ı âmal mazher-i tevfikat-ı samedanî olmaktır.” demiş ve resm-i küşadı icra eylemiştir.
Yükleniyor...