SADEDE DÖNüYORUZ
Bediüzzaman’ın 1912’nin sonbahar aylarında İstanbul’dan Van’a dönüşünü ta'kib ederek, hayat seyrini temaşa edelim: Evet Bediüzzaman’ın bu defaki Van'a dönüşüyle ilgili olarak kardeşi Molla Abdülmecid Efendi hatıra defterinde: “Büyük bir merasimle Van gölü kenarında Artemit bölgesinde Medreset-üz Zehra'nın temelini atmıştır.” diyor.
Ancak bu temel atma işi, hemen Van'a döner dönmez mi gerçekleşmiş, yoksa plân ve projelerini uzun uzadıya hazırladıktan sonra mı olmuş bilinmemektedir. Amma büyük bir ihtimal ile, Bediüzzaman Hazretleri İstanbul'dan Van'a 1912’nin Kasım ayında muvasalat etmişse, artık bölgede kış başlamış demektir. Ve hemen gelir gelmez tahsisatın ilk bölümü olan bin altın liralık para, hazır durumda olmayabildiği için, her halde o kışı beklemiştir. Plân ve projesini, zemin ve zamanını hazırlamış ve 1913’ün yaz aylarında bu temel atma işi gerçekleşmiştir, denilse uygun olur kanaatindeyiz.
BİR-İKİ HATIRA
Vanlı Nuh Bey; (Nuh Polatoğlu)'nun Hâtırası:
Bediüzzaman Hazretleri’nin eski talebe ve dostlarından, Barla Lahikasında bu zat “Nuh Bey ve Molla Hamid” diye Bediüzzaman'ın ona hitabı vardır. 1934 Eskişehir Mahkemesi maznunlarındandır.
İşte bu zat Medreset’üz-Zehra’nın temel atma hadisesini şöyle anlatır:
“Üstâd’ı, gençlik yıllarında Van Valisi Tahir Paşa’nın konağında kaldığı yıllardan beri tanırım.
Van-Artemit bölgesinde Medreset-üz Zehra'nın temeli büyük merasimlerle atılmıştı. Merasimde gerek Vali Tâhir Paşa, gerek Üstâd Bediüzzaman Hazretleri konuşmalar yaptılar. Hazret-i Üstâd’ın elinde gümüş saplı, çift uçlu bir kamçı vardı. İlk harcı Hazret-i Üstâd koydu. Büyük ziyafetler verildi.
Tâhir Paşa Üstâd Bediüzzaman’a: “Seyda! Nasıl. ziyafetleri beğendin mi?” diye lâtife etti.:” (Bak: Son şahitler-1, s: 86)
ABDULBAKi ARVASi DiYOR Ki:
(Bu zatın hatıraları, Üstâd’ın o dönem umumi hayatıyle ilgilidir. Medreset’üz-Zehra’ya mahsus değildir.)
“Birinci Cihan Savaşı’ndan önce Van’da İdadi(Lise) mektebinde okuyordum. Okula sık sık gitmez, hep Bediüzzaman'ın Horhor'daki medresesine giderdim. “Niçin mektebe gitmedin, yine mi kaçtın?” derdi. Ben de kendisinin yanında okumak istediğimi söylerdim.
Bediüzzaman’ın 1912’nin sonbahar aylarında İstanbul’dan Van’a dönüşünü ta'kib ederek, hayat seyrini temaşa edelim: Evet Bediüzzaman’ın bu defaki Van'a dönüşüyle ilgili olarak kardeşi Molla Abdülmecid Efendi hatıra defterinde: “Büyük bir merasimle Van gölü kenarında Artemit bölgesinde Medreset-üz Zehra'nın temelini atmıştır.” diyor.
Ancak bu temel atma işi, hemen Van'a döner dönmez mi gerçekleşmiş, yoksa plân ve projelerini uzun uzadıya hazırladıktan sonra mı olmuş bilinmemektedir. Amma büyük bir ihtimal ile, Bediüzzaman Hazretleri İstanbul'dan Van'a 1912’nin Kasım ayında muvasalat etmişse, artık bölgede kış başlamış demektir. Ve hemen gelir gelmez tahsisatın ilk bölümü olan bin altın liralık para, hazır durumda olmayabildiği için, her halde o kışı beklemiştir. Plân ve projesini, zemin ve zamanını hazırlamış ve 1913’ün yaz aylarında bu temel atma işi gerçekleşmiştir, denilse uygun olur kanaatindeyiz.
BİR-İKİ HATIRA
Vanlı Nuh Bey; (Nuh Polatoğlu)'nun Hâtırası:
Bediüzzaman Hazretleri’nin eski talebe ve dostlarından, Barla Lahikasında bu zat “Nuh Bey ve Molla Hamid” diye Bediüzzaman'ın ona hitabı vardır. 1934 Eskişehir Mahkemesi maznunlarındandır.
İşte bu zat Medreset’üz-Zehra’nın temel atma hadisesini şöyle anlatır:
“Üstâd’ı, gençlik yıllarında Van Valisi Tahir Paşa’nın konağında kaldığı yıllardan beri tanırım.
Van-Artemit bölgesinde Medreset-üz Zehra'nın temeli büyük merasimlerle atılmıştı. Merasimde gerek Vali Tâhir Paşa, gerek Üstâd Bediüzzaman Hazretleri konuşmalar yaptılar. Hazret-i Üstâd’ın elinde gümüş saplı, çift uçlu bir kamçı vardı. İlk harcı Hazret-i Üstâd koydu. Büyük ziyafetler verildi.
Tâhir Paşa Üstâd Bediüzzaman’a: “Seyda! Nasıl. ziyafetleri beğendin mi?” diye lâtife etti.:” (Bak: Son şahitler-1, s: 86)
ABDULBAKi ARVASi DiYOR Ki:
(Bu zatın hatıraları, Üstâd’ın o dönem umumi hayatıyle ilgilidir. Medreset’üz-Zehra’ya mahsus değildir.)
“Birinci Cihan Savaşı’ndan önce Van’da İdadi(Lise) mektebinde okuyordum. Okula sık sık gitmez, hep Bediüzzaman'ın Horhor'daki medresesine giderdim. “Niçin mektebe gitmedin, yine mi kaçtın?” derdi. Ben de kendisinin yanında okumak istediğimi söylerdim.
Yükleniyor...