şAM'DAN İstanbul’a
Hazret-i Bediüzzaman, İslâm aleminin mühim bir merkezi olan şam'da, İslâm’ın içtimaî hayatının pek büyük dersi olan hutbesini irad ettikten sonra, şam'da artık fazla durmaz. İstanbul'da hükûmette mühim mevkiler işgal eden hamiyetperver Ahrarlara gidip tekrar Medreset-üz Zehra'sının, o ana kadar fiile çıkmayan tasavvurunu fiile çıkarmak üzere, İstanbul yolunu tuttu. Bu seyahatin 1911'in baharında olduğu kesindir diyebiliriz. Lâkin gününü, ayını kesin olarak bilemiyoruz. Nasıl ki şam'a geldiği tarihin günü ve ayı da kesin olarak belli değildir. Fakat İstanbul’a geldiğinde Sultan Reşad'ın cülûs-ü hümayunu (tahta geçiş günü)(238) olan 27 Nisan 1911'deki ikinci sene-i devriyesi merasimine katılmış olması, sonra da Rumeliye 5 Haziran 1911 günündeki Padişah’ın seyahatine Vilâyât-i şarkiye namına refakat etmiş olması ile gösterir ki; bu seyahat, mart sonu veya Nisan başı 1911'de şam’dan yaptığı seyahat, 15-20 Nisan'da İstanbul’a muvasalatiyle nihayet buldu, denilse mümkindir.
1910 yılının ilkbaharında Bediüzzaman’ın İstanbul’dan ayrılıp şark’a gitmesi vaki' olduğu gibi, 1911'in ilkbaharında da, yani tam bir sene sonra tekrar İstanbul’a dönüşü tahakkuk etmiş oluyordu.
Bediüzzaman'ın şam’dan İstanbul’a yaptığı şu seyahatı, karayoluyla Beyrut'a, oradan da vapurla ızmir üzerinden İstanbul’a şeklinde tahakkuk ettiğine dair şu belgedir:
1 Ocak 1953 tarihli Vatan gazetesinin, Üstâd Bediüzzaman Said-i Nursi hakkında, güya Bediüzzaman Hazretleri eskiden İzmir’de i'dadiye mektep
Hazret-i Bediüzzaman, İslâm aleminin mühim bir merkezi olan şam'da, İslâm’ın içtimaî hayatının pek büyük dersi olan hutbesini irad ettikten sonra, şam'da artık fazla durmaz. İstanbul'da hükûmette mühim mevkiler işgal eden hamiyetperver Ahrarlara gidip tekrar Medreset-üz Zehra'sının, o ana kadar fiile çıkmayan tasavvurunu fiile çıkarmak üzere, İstanbul yolunu tuttu. Bu seyahatin 1911'in baharında olduğu kesindir diyebiliriz. Lâkin gününü, ayını kesin olarak bilemiyoruz. Nasıl ki şam'a geldiği tarihin günü ve ayı da kesin olarak belli değildir. Fakat İstanbul’a geldiğinde Sultan Reşad'ın cülûs-ü hümayunu (tahta geçiş günü)(238) olan 27 Nisan 1911'deki ikinci sene-i devriyesi merasimine katılmış olması, sonra da Rumeliye 5 Haziran 1911 günündeki Padişah’ın seyahatine Vilâyât-i şarkiye namına refakat etmiş olması ile gösterir ki; bu seyahat, mart sonu veya Nisan başı 1911'de şam’dan yaptığı seyahat, 15-20 Nisan'da İstanbul’a muvasalatiyle nihayet buldu, denilse mümkindir.
1910 yılının ilkbaharında Bediüzzaman’ın İstanbul’dan ayrılıp şark’a gitmesi vaki' olduğu gibi, 1911'in ilkbaharında da, yani tam bir sene sonra tekrar İstanbul’a dönüşü tahakkuk etmiş oluyordu.
Bediüzzaman'ın şam’dan İstanbul’a yaptığı şu seyahatı, karayoluyla Beyrut'a, oradan da vapurla ızmir üzerinden İstanbul’a şeklinde tahakkuk ettiğine dair şu belgedir:
1 Ocak 1953 tarihli Vatan gazetesinin, Üstâd Bediüzzaman Said-i Nursi hakkında, güya Bediüzzaman Hazretleri eskiden İzmir’de i'dadiye mektep
Yükleniyor...