meyvesi acı da olsa devadır” başlıklı makale.. ve 14 Mart 1325 Rumi-27 Mart 1909 miladi tarihinde “Sada-yı Hakikat” unvanlı makalesi.. ve 18 Mart 1325 Rumi-31 Mart 1909 tarihinde “Redd-ül evham” başlıklı makaleleri İttihad-ı Muhammedi Cemiyeti’nin kuruluş gününün çok önce olduğunu göstermektedirler.
Maamafih, gün ve tarih mühim olmamakla beraber, böylesi heyecanlı bir mevlid, hem de siyasî nitelik taşıyan bir hadiseyi Bediüzzaman Hazretleri’nin yetişip heyecanı teskin etmiş olması büyük bir hadisedir. Bediüzzaman Hazretleri bu mevlidde yaptığı konuşma ile ilgili, Divan-ı Harb-i Örfî ve Said-i Nursî müdafaanamesinin dördüncü cinayetinde şöyle demektedir:
“Avrupa bizdeki cehalet ve taassup müsaadesiyle, şeriâtı -haşa ve kella- istibdada müsait zannettiklerinden, nihayet derecede kalben dağdar idim. Onların zannını tekzib etmek için, Meşrutiyet’i herkesden ziyade şeriat namına alkışladım. Lâkin yine korktum ki: Başka bir istibdat tekrar o zannı tasdik etsin. Ne kadar kuvvetim varsa, Ayasofya câmiinde meb’usana hitaben feryad ettim ve söyledim ki; Meşrutiyeti, meşruiyyet unvanı ile telâkkî ve telkin ediniz. Ta ki yeni ve gizli(99) ve dinsiz bir istibdat, pis eliyle o mübareği ağrâzına siper etmekle lekedâr etmesin. Hürriyeti, âdâb-ı şeriatla takyid ediniz. Zira câhil avam kayıtsız hür olsa, şartsız tam serbest olsa, sefih ve itaatsiz olur...ilh”(100)
Maamafih, gün ve tarih mühim olmamakla beraber, böylesi heyecanlı bir mevlid, hem de siyasî nitelik taşıyan bir hadiseyi Bediüzzaman Hazretleri’nin yetişip heyecanı teskin etmiş olması büyük bir hadisedir. Bediüzzaman Hazretleri bu mevlidde yaptığı konuşma ile ilgili, Divan-ı Harb-i Örfî ve Said-i Nursî müdafaanamesinin dördüncü cinayetinde şöyle demektedir:
“Avrupa bizdeki cehalet ve taassup müsaadesiyle, şeriâtı -haşa ve kella- istibdada müsait zannettiklerinden, nihayet derecede kalben dağdar idim. Onların zannını tekzib etmek için, Meşrutiyet’i herkesden ziyade şeriat namına alkışladım. Lâkin yine korktum ki: Başka bir istibdat tekrar o zannı tasdik etsin. Ne kadar kuvvetim varsa, Ayasofya câmiinde meb’usana hitaben feryad ettim ve söyledim ki; Meşrutiyeti, meşruiyyet unvanı ile telâkkî ve telkin ediniz. Ta ki yeni ve gizli(99) ve dinsiz bir istibdat, pis eliyle o mübareği ağrâzına siper etmekle lekedâr etmesin. Hürriyeti, âdâb-ı şeriatla takyid ediniz. Zira câhil avam kayıtsız hür olsa, şartsız tam serbest olsa, sefih ve itaatsiz olur...ilh”(100)
Yükleniyor...