İTTİHAD-I MUHAMMEDÎ ve VOLKAN GAZETESİ
İşte zaman ve zeminin ve karışık ve garip işlerin döndüğü böylesi bir ortamda, Bediüzzaman Hazretleri hem mukaddesatı ve İslâmî an’aneleri muhafaza, hem İslâm birliği ve Osmanlılık milliyetçiliğini vikayeye çalışan ve Meşrutiyet’i şeriat’ın kanunlarına bina edip tatbikini istiyen İttihad-ı Muhammedî Cem’iyeti içinde mevki aldı. İttihad-ı Muhammedî çok kısa bir zamanda harika şekilde genişlendi. Hatta Bediüzzaman’ın tek bir makalesiyle otuz bin, başka bir rivayette kırkbin insan resmen ona dahil oldu.
Bu arada İttihad-ı Muhammedî’nin bir naşir-i efkârı kabul edilen, amma aslında Derviş Vahdeti’nin titiz mizacının aleti olan “Volkan” gazetesinde Bediüzzaman’ın da makaleleri neşrediliyordu. Bununla belkide Derviş Vahdeti’nin tahrikçi yazıları te’sirsiz hale geliyor ve solda sıfır kalıyordu. Hatta bir kaç defa Derviş Vahdeti’yi, Bediüzzaman re’sen de edebe, nezakete davet eden yazılarını aynı gazetede neşrettirdi. Böylece Derviş Vahdetî’nin tahrikci yazılarının te’sir sahası kalmıyor, sönüyordu.
İttihad-ı Muhammedî Cem’iyeti’nin Volkan’la olan münasebetinin zaidliğini söyliyen bir suale, Bediüzzaman şöyle cevab vermiştir: (Sual ve cevabı beraber veriyoruz)
Vehim: Volkan’la nedir bu kadar münasebet, İttihad-ı Muhammedî bununla ne hizmet görecek?
İrşad: Din nasihattan ibarettir. Nasihatta te’sir lâzımdır. Te’sir de hamiyet-i İslâmiyenin heyecanı ve vicdanların ihtisasine vabestedir. Biz de cazibedar olan Unvan-ı İttihad-ı Muhammedî ile herkesin vicdanına karşı bir pencere açıyoruz. Volkan gibi ceraid-i diniye ile nasayih-i diniyeyi o mütehassis ve müteheyyiç vicdanlara yağdırmak istiyoruz. Bu teşebbüsata mani’ olanlara deriz ki: şems ve kamerin ziya ve nurundan tevellüd eden bazı mazarrat-ı cüziye için tulu’larına muhalefete kalkışan mecnunlar gibi; şeriat-ı garra ve ma’kesi olan İttihad-ı Muhammedî bazı cüz’î ağrazların karışması ile tecellilerine mani’ oluyorsunuz. Bir mazarret-ı cüz’î için, menfaat-ı umumiye-i âlem ihmal olunmaz.”(87)
Bediüzzaman’ın bu cevabından anlaşılan şudur: “Volkan” gazetesi doğrudan doğuya İttihad-ı Muhammedî Cemiyeti adına kurulmuş bir gazete değildir. Belki evvelce kurulmuş, din adına bazı makaleler neşreden veya o kılıkta görünen bir gazete iken, sonra İttihad-ı Muhammedî Cemiyeti teşkil edilince, gelmiş ona yanaşmıştır.
Yine Bediüzzamanın cevabında “Volkan” gibi ceraid-i diniye ile nasayih-i diniyeyi o mütehassis ve müteheyyic vicdanlara yağdırmak istiyoruz”
İşte zaman ve zeminin ve karışık ve garip işlerin döndüğü böylesi bir ortamda, Bediüzzaman Hazretleri hem mukaddesatı ve İslâmî an’aneleri muhafaza, hem İslâm birliği ve Osmanlılık milliyetçiliğini vikayeye çalışan ve Meşrutiyet’i şeriat’ın kanunlarına bina edip tatbikini istiyen İttihad-ı Muhammedî Cem’iyeti içinde mevki aldı. İttihad-ı Muhammedî çok kısa bir zamanda harika şekilde genişlendi. Hatta Bediüzzaman’ın tek bir makalesiyle otuz bin, başka bir rivayette kırkbin insan resmen ona dahil oldu.
Bu arada İttihad-ı Muhammedî’nin bir naşir-i efkârı kabul edilen, amma aslında Derviş Vahdeti’nin titiz mizacının aleti olan “Volkan” gazetesinde Bediüzzaman’ın da makaleleri neşrediliyordu. Bununla belkide Derviş Vahdeti’nin tahrikçi yazıları te’sirsiz hale geliyor ve solda sıfır kalıyordu. Hatta bir kaç defa Derviş Vahdeti’yi, Bediüzzaman re’sen de edebe, nezakete davet eden yazılarını aynı gazetede neşrettirdi. Böylece Derviş Vahdetî’nin tahrikci yazılarının te’sir sahası kalmıyor, sönüyordu.
İttihad-ı Muhammedî Cem’iyeti’nin Volkan’la olan münasebetinin zaidliğini söyliyen bir suale, Bediüzzaman şöyle cevab vermiştir: (Sual ve cevabı beraber veriyoruz)
Vehim: Volkan’la nedir bu kadar münasebet, İttihad-ı Muhammedî bununla ne hizmet görecek?
İrşad: Din nasihattan ibarettir. Nasihatta te’sir lâzımdır. Te’sir de hamiyet-i İslâmiyenin heyecanı ve vicdanların ihtisasine vabestedir. Biz de cazibedar olan Unvan-ı İttihad-ı Muhammedî ile herkesin vicdanına karşı bir pencere açıyoruz. Volkan gibi ceraid-i diniye ile nasayih-i diniyeyi o mütehassis ve müteheyyiç vicdanlara yağdırmak istiyoruz. Bu teşebbüsata mani’ olanlara deriz ki: şems ve kamerin ziya ve nurundan tevellüd eden bazı mazarrat-ı cüziye için tulu’larına muhalefete kalkışan mecnunlar gibi; şeriat-ı garra ve ma’kesi olan İttihad-ı Muhammedî bazı cüz’î ağrazların karışması ile tecellilerine mani’ oluyorsunuz. Bir mazarret-ı cüz’î için, menfaat-ı umumiye-i âlem ihmal olunmaz.”(87)
Bediüzzaman’ın bu cevabından anlaşılan şudur: “Volkan” gazetesi doğrudan doğuya İttihad-ı Muhammedî Cemiyeti adına kurulmuş bir gazete değildir. Belki evvelce kurulmuş, din adına bazı makaleler neşreden veya o kılıkta görünen bir gazete iken, sonra İttihad-ı Muhammedî Cemiyeti teşkil edilince, gelmiş ona yanaşmıştır.
Yine Bediüzzamanın cevabında “Volkan” gibi ceraid-i diniye ile nasayih-i diniyeyi o mütehassis ve müteheyyic vicdanlara yağdırmak istiyoruz”
Yükleniyor...