2. MEŞRUTİYET’TE BEDİÜZZAMAN’IN BÜYÜK HİZMETLERİ
Bu fasla, evvela Bediüzzaman’ın Hürriyet’in ilânından sonra, Selanik’e kadar gidib oradaki Jön-Türk ve İttihad-Tarakkî Cemiyeti’nin bazı ileri gelenleri ile temas kurması hakkında elde edilen bilgileri inceliyerek gireceğiz.
Selânik’e gitme olayı, hangi gün ve ayda olduğu hakkında kesin bir bilgimiz yoktur. Fakat Selanik Hürriyet Meydanı’nda bir din âlimi olarak ilk konuşmayı kendisinin yaptığı söylenmektedir.(74) Bu rivayet doğru ise, o da Hürriyet i’lânının üçüncü gününde(75) İstanbul’da irad ettiği nutkunun aynısını, Selânik Hürriyet Meydanı’nda da yaptığı konuşmadır. Buna göre her halde Hürriyet i’lânından çok az bir zaman sonra, Selânik’e gitmiş olmalıdır.
Selanik’e gitme hadisesini Bediüzzaman da iki makalesinde ayrı ayrı kaydetmektedir:
Birisi: Selânik’ten döndükten sonra, Niyazî Bey’e hitaben neşrettiği açık mektubunda şöyle der:
“Ey zamanın Rüstem-i Zali!
Âlem-i misalin misal-i musağğarı olan âlem-i hayalde senin misalini ziyaret ediyoruz. Zira şimdi her bir mehasin, lâfız gibi, senin misalin mânâ gibi içinde görünmekle, aklın göz bebeğinden birden irtisam ediyor. Selânik’e geldim, senin hakiki sûretini mecazî misalinle görüştürmek için, sû-i tali‘, hased veyahut nazar değmemek için iki misal-i zîvakarın cem’ine müsaade etmedi. Sizin te’sis ettiğiniz bünyan-ı saadeti tahakim etmek için, teşekkür-ü fiilî olarak Kürdistan’a gitmek niyetindeyim.”(76)
Bu açık mektubtan anlaşılan odur ki: Bediüzzaman Hazretleri -Bazı iddiaların rağmına olarak- Niyazi Bey ile şahsen ve vicahen görüşmüş değildir. Ancak gazetelerde yekdiğerlerinin fikirlerini öğrenmiş ve birbirlerini tanımışlardır.
Ayrıca, Bediûzzaman Hazretleri Niyazi Bey ve arkadaşlarının hürriyet mücadelelerindeki muvaffakıyetlerini tebrik ederek, bu saadet sarayının temellerini kuvvetlendirmek için Kürdistan’a gideceğini söylemişse de, o sıra hemen gidememiş... Fakat Sadaret (Sadrazamlık) kanalıyla şark’a meşrutiyet ve hürriyetin ma’na ve mefhumunu anlatmak üzere 60 kadar telgraf göndermiş ve hepsinin cevabları müsbet olarak gelmiştir. Bilâhare, o va’dini de
Bu fasla, evvela Bediüzzaman’ın Hürriyet’in ilânından sonra, Selanik’e kadar gidib oradaki Jön-Türk ve İttihad-Tarakkî Cemiyeti’nin bazı ileri gelenleri ile temas kurması hakkında elde edilen bilgileri inceliyerek gireceğiz.
Selânik’e gitme olayı, hangi gün ve ayda olduğu hakkında kesin bir bilgimiz yoktur. Fakat Selanik Hürriyet Meydanı’nda bir din âlimi olarak ilk konuşmayı kendisinin yaptığı söylenmektedir.(74) Bu rivayet doğru ise, o da Hürriyet i’lânının üçüncü gününde(75) İstanbul’da irad ettiği nutkunun aynısını, Selânik Hürriyet Meydanı’nda da yaptığı konuşmadır. Buna göre her halde Hürriyet i’lânından çok az bir zaman sonra, Selânik’e gitmiş olmalıdır.
Selanik’e gitme hadisesini Bediüzzaman da iki makalesinde ayrı ayrı kaydetmektedir:
Birisi: Selânik’ten döndükten sonra, Niyazî Bey’e hitaben neşrettiği açık mektubunda şöyle der:
“Ey zamanın Rüstem-i Zali!
Âlem-i misalin misal-i musağğarı olan âlem-i hayalde senin misalini ziyaret ediyoruz. Zira şimdi her bir mehasin, lâfız gibi, senin misalin mânâ gibi içinde görünmekle, aklın göz bebeğinden birden irtisam ediyor. Selânik’e geldim, senin hakiki sûretini mecazî misalinle görüştürmek için, sû-i tali‘, hased veyahut nazar değmemek için iki misal-i zîvakarın cem’ine müsaade etmedi. Sizin te’sis ettiğiniz bünyan-ı saadeti tahakim etmek için, teşekkür-ü fiilî olarak Kürdistan’a gitmek niyetindeyim.”(76)
Bu açık mektubtan anlaşılan odur ki: Bediüzzaman Hazretleri -Bazı iddiaların rağmına olarak- Niyazi Bey ile şahsen ve vicahen görüşmüş değildir. Ancak gazetelerde yekdiğerlerinin fikirlerini öğrenmiş ve birbirlerini tanımışlardır.
Ayrıca, Bediûzzaman Hazretleri Niyazi Bey ve arkadaşlarının hürriyet mücadelelerindeki muvaffakıyetlerini tebrik ederek, bu saadet sarayının temellerini kuvvetlendirmek için Kürdistan’a gideceğini söylemişse de, o sıra hemen gidememiş... Fakat Sadaret (Sadrazamlık) kanalıyla şark’a meşrutiyet ve hürriyetin ma’na ve mefhumunu anlatmak üzere 60 kadar telgraf göndermiş ve hepsinin cevabları müsbet olarak gelmiştir. Bilâhare, o va’dini de
Yükleniyor...