Yine yukarıdaki parçanın bir bölümünde: “Vakta ki hasta olan İstanbul’u gördüm. Nabzını tuttum, teşrih ettim, Anladım ki; kalbteki hastalıktır, her tarafa sirayet eder. Tedavisine çalıştım. Bir divanelikle taltif edildim..”
İşte bu ifadenin beyân tarzından fehmedilen şey; Bediüzzaman Hazretleri İstanbul’a geldikten sonra, 2-3 ay etrafını, cereyan eden hadiseleri ve birbiriyle çarpışan fikir akımlarını iyice tetkik ve tahlilini yaptıktan sonra, İstanbul’un hastalığını teşhis etmiş ve tedavî için çarelere başvurmağa başlamıştır.
Lâkin tam o sıra, onun tımarhâneye sevk hadisesi olmuş ki, tahminen ve beyân tarzına göre Nisan’ın sonuna doğrudur.
şu beyânın ışığında denilebilir ki: Bediüzzaman’ın tımarhane günleri ve tarasssuthane devresi hepsi ikibuçuk ay gibi kısa bir zaman içinde cereyan etmiştir. Çünki, Hürriyet’in ilânı olan 24 Temmuz 1908’de dışarıda ve üç gün sonra da nutuk okuduğunu görmekteyiz. Ayrıca şekerci Hanı’ndaki akılları hayrette bırakan ve herkesin sual sormaya da’vet eden emsalsiz hadise ve muazzam ilânat ise bir ay(*) sürmüş olabilir.
k
İşte bu ifadenin beyân tarzından fehmedilen şey; Bediüzzaman Hazretleri İstanbul’a geldikten sonra, 2-3 ay etrafını, cereyan eden hadiseleri ve birbiriyle çarpışan fikir akımlarını iyice tetkik ve tahlilini yaptıktan sonra, İstanbul’un hastalığını teşhis etmiş ve tedavî için çarelere başvurmağa başlamıştır.
Lâkin tam o sıra, onun tımarhâneye sevk hadisesi olmuş ki, tahminen ve beyân tarzına göre Nisan’ın sonuna doğrudur.
şu beyânın ışığında denilebilir ki: Bediüzzaman’ın tımarhane günleri ve tarasssuthane devresi hepsi ikibuçuk ay gibi kısa bir zaman içinde cereyan etmiştir. Çünki, Hürriyet’in ilânı olan 24 Temmuz 1908’de dışarıda ve üç gün sonra da nutuk okuduğunu görmekteyiz. Ayrıca şekerci Hanı’ndaki akılları hayrette bırakan ve herkesin sual sormaya da’vet eden emsalsiz hadise ve muazzam ilânat ise bir ay(*) sürmüş olabilir.
k
Yükleniyor...