Bediüzzaman’ı Bitlis’e nefyeder. Fakat Bitlis Valisi, cereyan eden ahvâle muttali’ olunca, evhamından onun Bitlis’e girmesine izin vermez. Bediüzzaman da Bitlis’ten Hizan’a geçer. Oradan da “Bulanık” tarafına geçer ve burada otuz köyün ulemâsını, ilmî mübaheselerde bulunmak üzere davet eder. Hergün ayrı bir köyde, otuz gün devam eden münazaralarda ulemânın sordukları bütün suallerine doğru cevaplar verdikten sonra, oradan ayrılıp, Erciş’e gider. Erciş’den de İran tarafına gidip, orada Tâhir Paşa’nın aleyhine bir cemiyet teşkil etmeye karar verir. Tahir Paşa’ya ulaşan bu haber üzerine, Bediüzzaman’ın gönlünü alarak Van’a davet eder. Bediüzzaman da bu barışmalı daveti kabul ederek tekrar Van’a avdet eder... Ve eski iki dost yine eski ilmî müsahabelerine devam ederler.

BİR-İKİ HATIRA

Burada, Bediüzzaman’ın Bulanık ve Malazgirt civarındaki ilmî münazaraları sırasında cereyan eden bir iki hâtırayı nakledelim:

1- Aslen Malazgirt Hasan Paşa Köyü’nden olup, Birinci Cihan Harbi’nde muhaceretle gelip, Urfa’nın Badıllı köylerine yerleşen, Hasanan Aşireti’nin ileri gelenlerinden Abdülmecid isminde bir zât, şöyle bir iki hâtıra anlatmakta idi:

Molla Said-i Meşhur Malazgird’e geldiği zaman, bizim eve misafir olurdu. Ağabeyim Acem Ağayı çok severdi. O zaman kıyafeti şallı şapikli, çizmeli, hançerli, tabancalı... Ayrıca mavzeri ve çapraz fişekliği de vardı. Bazen bizim misafir odamızda sırt üstü uzanır, ağabeyimle sohbet ederdi. Bir defasında yine sırt üstü uzanmış iken, ağabeyim Acem Ağa kendisine:

- “Kurban, nedir bu kıyafet! İlminizle mütenasip kisveyi neden giymiyorsunuz? Bu kıyafetiniz bir ağa, bir reisin kıyafetidir. Biz bunu size uygun görmüyoruz” demiştir. Molla Said-i Meşhur doğrularak ağabeyime:

- “Bak Acem Ağa! dedi. Ben bu keyfimi, bu kıyafetimi Van Valisi Tahir(50) Paşa’nın, bin altın ile hususi konak ve kızını teklif etmesi karşısında bile değiştirmedim” demişti.

2- Yine bir gün, bir köyde bazı hocalar kendisiyle oruç mevzûunda münazaraya kalkışmışlar, münazaradan sonra bize gelmişti. Hiddetliydi, yine sırt üstü uzanmıştı. Dedi: Acem Ağa bu popolar(51) benimle münazaraya girişiyorlar. Bunlar benim ilmimi bilmiyorlar. Vallah-il azîm, ben yerden ta âsümana kadar, buğday taneleri birbirine binseler eklenseler, kaç tane edeceğini zihnimde hemen bulabilir, çıkarabilirim.

Yükleniyor...