olarak yetiştirir, âlim, mücâhid, âbid, cesur, fedakâr, gayyûr olarak terbiye ederdi.
Bediüzzaman’ın kendi talebeleriyle olan mezkûr muamele ve davranışı öyle olduğu gibi; onun Van’daki hayatında, o zamanlarda, en cesur nâmdar âşiret reisleri, beyler ve ağalar ise, ona serfürû eder, çekinirlerdi. Bazısı hürmetinden, bir kısmı da bayağı maddeten onun cesaretinden, yiğitliğinden, pervasızlığından veya taşıdığı ma’nevî şahsiyetin mehabetinden korkar, çekinirlerdi.
Bu gerçeği, şâhid olup nakleden Ali Çavuş merhûmun ifadeleri olduğu gibi, yukarıda da bir nebze işaret edilmiştir.
YİNE TAHİR PAşA KONAşI
Bir gün Tahir Paşa, bir ilim meclisinde, mezheb-i Mâlikiye ilişmek fikriyle Bediüzzaman’a:
- “Kelb de, hınzır gibi necis değil mi?” diye sorar. Bediüzzaman Cevaben:
- “Malikî mezhebinde kelb tahirdir. Fakat tahir kelb değildir(31) diye söyler.
İstibdadın namdar salahiyetli Van Valisi, Bediüzzaman’ın şu cevabında(32); dine taalluk eden bu ilmi fetvadan, dinî kanaattan asla müteessir olmaz, takdirde bulunuyor ve sonra ondan ilim dersini alıyor.”(33)
Bediüzzaman’ın kendi talebeleriyle olan mezkûr muamele ve davranışı öyle olduğu gibi; onun Van’daki hayatında, o zamanlarda, en cesur nâmdar âşiret reisleri, beyler ve ağalar ise, ona serfürû eder, çekinirlerdi. Bazısı hürmetinden, bir kısmı da bayağı maddeten onun cesaretinden, yiğitliğinden, pervasızlığından veya taşıdığı ma’nevî şahsiyetin mehabetinden korkar, çekinirlerdi.
Bu gerçeği, şâhid olup nakleden Ali Çavuş merhûmun ifadeleri olduğu gibi, yukarıda da bir nebze işaret edilmiştir.
YİNE TAHİR PAşA KONAşI
Bir gün Tahir Paşa, bir ilim meclisinde, mezheb-i Mâlikiye ilişmek fikriyle Bediüzzaman’a:
- “Kelb de, hınzır gibi necis değil mi?” diye sorar. Bediüzzaman Cevaben:
- “Malikî mezhebinde kelb tahirdir. Fakat tahir kelb değildir(31) diye söyler.
İstibdadın namdar salahiyetli Van Valisi, Bediüzzaman’ın şu cevabında(32); dine taalluk eden bu ilmi fetvadan, dinî kanaattan asla müteessir olmaz, takdirde bulunuyor ve sonra ondan ilim dersini alıyor.”(33)
Yükleniyor...