“Saniyen: Silsile-i ilmiyede bana en son ve en mübarek dersi veren ve haddimden çok ziyade şefkatini gösteren Hazret-i şeyh Muhammed Kûfrevî kûddise sirruhunun hulefasından Alvarlı Hoca Muhammed Efendi’ye ve ihvanlarına çok selâm ve arz-ı hürmet ederim.”(58)
Bediüzzaman’ın Hususiyle Hürmet Beslediği Zattır.
Bediüzzaman Molla Said-i Meşhur talebeliği ve gençliği zamanlarında, Kürdistan’ın meşâyih-i kiramından şeyh Seyyid Nûr Muhammed Hazretleri’nden tarik-ı Nakşibendiye dersini, şeyh Abdurraman-ı Tağî Hazretleri’nden meslek-i muhabbet dersini.. Ve bilvasıta olarak şeyh Fehim-i Avrasi Hazretleri’nden ilm-i hakikat dersini.. Ve şeyh Muhammed El Küfrevî Hazretleri’nden de silsile-i ilmiyede en son dersi aldığı için bu zâtları pek fevkalâde sever, hürmet ederdi. Ulemâ sınıfından da Bitlis’li şeyh Emin Efendi ve Siirt’li Molla Fethullah Efendi ile, şeyh Abdurraman-ı Tağî’nin halifelerinden, şeyh Fethullah-ı Verkanisî’ye de(59) ziyadesiyle muhabbet ederdi.
Bediüzzaman Hazretleri yukarda adları geçen büyük meşayih ve ulemâ gibi bazı Üstâdlarına karşı muhabbet ve hürmet hâtırasının bir nümûnesini bilâhare bir eserinde şöyle kaydetmiştir:
“Otuz üç adet sözlerin, otuz üç adet mektubâtın(60) mecmûuna Risalet-ûn Nûr namı verilmesinin sırrı şudur ki: Bütün hayatımda “Nur” kelimesi her yerde, bana rastgelmiş. Ezcûmle: Karyem Nurs’tur. Merhûm Validemin ismi Nûre’dir. Nakşî Üstâdım Seyyid Nûr Muhammed’dir. Kadirî Üstâdım Nûreddin. Kur’ân Üstâdlarımdan Nûrî. Tâlebelerimden benimle en ziyade alakadarı Nûr isimli bulunanlardır. Kitaplarımı en ziyade izah ve tenvir eden Nûr misalidir. Kur’ân-ı Hakimdeki en evvel aklıma, kalbime parlıyan ve fikrimi meşgul eden ayetidir. Hem hakâik-ı ilahiyyede müşkilatımın ekserisini halleden Esma-ül Hüsna’dan Nur ism-i nûranisidir. Hem Kur’ân’a şiddet-i şevk ve inhisar-ı hizmetim için hususî imamım, Zinnûreyndir...”(61)
Bediüzzaman’ın Hususiyle Hürmet Beslediği Zattır.
Bediüzzaman Molla Said-i Meşhur talebeliği ve gençliği zamanlarında, Kürdistan’ın meşâyih-i kiramından şeyh Seyyid Nûr Muhammed Hazretleri’nden tarik-ı Nakşibendiye dersini, şeyh Abdurraman-ı Tağî Hazretleri’nden meslek-i muhabbet dersini.. Ve bilvasıta olarak şeyh Fehim-i Avrasi Hazretleri’nden ilm-i hakikat dersini.. Ve şeyh Muhammed El Küfrevî Hazretleri’nden de silsile-i ilmiyede en son dersi aldığı için bu zâtları pek fevkalâde sever, hürmet ederdi. Ulemâ sınıfından da Bitlis’li şeyh Emin Efendi ve Siirt’li Molla Fethullah Efendi ile, şeyh Abdurraman-ı Tağî’nin halifelerinden, şeyh Fethullah-ı Verkanisî’ye de(59) ziyadesiyle muhabbet ederdi.
Bediüzzaman Hazretleri yukarda adları geçen büyük meşayih ve ulemâ gibi bazı Üstâdlarına karşı muhabbet ve hürmet hâtırasının bir nümûnesini bilâhare bir eserinde şöyle kaydetmiştir:
“Otuz üç adet sözlerin, otuz üç adet mektubâtın(60) mecmûuna Risalet-ûn Nûr namı verilmesinin sırrı şudur ki: Bütün hayatımda “Nur” kelimesi her yerde, bana rastgelmiş. Ezcûmle: Karyem Nurs’tur. Merhûm Validemin ismi Nûre’dir. Nakşî Üstâdım Seyyid Nûr Muhammed’dir. Kadirî Üstâdım Nûreddin. Kur’ân Üstâdlarımdan Nûrî. Tâlebelerimden benimle en ziyade alakadarı Nûr isimli bulunanlardır. Kitaplarımı en ziyade izah ve tenvir eden Nûr misalidir. Kur’ân-ı Hakimdeki en evvel aklıma, kalbime parlıyan ve fikrimi meşgul eden ayetidir. Hem hakâik-ı ilahiyyede müşkilatımın ekserisini halleden Esma-ül Hüsna’dan Nur ism-i nûranisidir. Hem Kur’ân’a şiddet-i şevk ve inhisar-ı hizmetim için hususî imamım, Zinnûreyndir...”(61)
Yükleniyor...