HAZRET-İ ÜSTADA

Ne cevlândır, senin şahâ bu kevn içre kamer-vârî ,

Menâzil-i melekûtta; ne teyrandır Hûma-vâri,

Seradık u Seraperde, bu ekvânın bu esrarın

Müfettah mı sana ey can! çü seyranın melek-vârî.

Urûc u sa'dına hayran; melâiktir senin her an,

Bu denli ferr u pervazın, muhassas bir sana ey can!

Kitab-ı kevn seninçün, mushaf u Kur'ana dönmüştür

Okursun dem be-dem anı; açarsın sırrını, hayran!

Tevârihte, Nevâkilde senin veş bir daha var mı?

Görülmüş mü eya Üstad, sana benzer ulâ var mı?

Bu tarz-ı tefsire malik, mümeyyiz bir deha var mı?

Serâ-ser kevni talîsin, misalin bir aceb var mı?

Bu feyz u nur-u irfanın; ne küllîdir, ne âlîdir,

Bu ilm-i hâss-ı îmanî'n hususî bir tecellîdir.

Onunçün dahil-i idrâk değildir; bî-tenâhîdir.

Ne hacet tavsife, o ki; mübeşşer şah-ı Nursidir.

Bu Nurlar ki; senin aks-i Cemâl-i ilmine şahid

İken, bir bendenin medhi, eder mi hiç onu temcid?

Bu meydan-ı ulûm, ey Nur! Senindir hep, senindir hep,

Bu cüşan-saz ledüniyat, senin hâmenle pür-tesvid...

Yükleniyor...