Bunların tariflerini kısaca fihrist tarzında yazmak hiç mümkün değildir. Tek tek herbir i'lem için bir târif yazmak ise, çok uzayacak idi. Onun için bu cami’ ve küllî Risaleyi bu kadarcık bir tarife ile iktifa edip, yalnız kısa i'lemlerinden bir-iki tanesinin bazı yerlerini buraya nümune olarak dercediyoruz. İşte: (İ'lem ey kardeş bil ki; Göz, şu musanna’ ve murassa’ masnuatı müşahede edip de, basiret ise masnuatın saniini görmezse, elbette hâli değil; ya onun basiretsizliğindendir.. Veya körlüğündendir.. veyahut bütün bütün bir sukutun hizlanıdır. Yoksa o hâl, sofestailer gibi, belki daha eşna’ ve daha gözsüz olarak basarın şuhudunu inkâr etmekliğin acib bir şekli olur.)

Diğer bir i'leminde, Kur'an-ı Hakimin ilk ve ekser muhatabları olan cumhur-u avamın fehimlerini okşaması ve idrâklerini müraat etmesi onun şe'n-i belağatındandır ilh. diyor.

Onuncu Risale ismiyle müsemma Şemmenin üçüncü parçası, şemmenin geçen tariflerine ait kısacık ifadelerin içinde oda tasavvur edilebilir.

27 - ONDÖRDÜNCÜ REŞHA :

Şu Risalecik, esasında kitabın baş taraflarında bulunan Reşhalar kısmına aittir. Fakat Hazret-i Müellif, onu alıp şu makama dercetmiştir. Bu ‘Ondördüncü Reşha’, yirmi sahife kadar uzundur. İşaret nev'inden Kur'an’ın kırk vech-i i'cazını gösteriyor ki; adeta Yirmibeşinci Sözün bir hülasasıdır. Altı adet katreler zımnında herbir katrede müteaddid nükte ve noktalardan ibarettir.

28 - BEŞİNCİ DERS :

Onbirinci Sözün bir çekirdeği, bir hülasasıdır. Yalnız baştaki âyet

وَمَاخَلَقْتُ الْجِنَّ

âyetidir. Onbirinci Sõzün başındaki âyet ise,

وَالشَّمْسِ وَضُحَيهَا

'dir. Fakat mevzu’ itibariyle aynıdırlar. Yalnız bir icmâl ve tafsil farkı vardır. Cümlelerinde de bazı farkları vardır.

Yükleniyor...