Bilâhare müşahede ettim ki; o zulümatlı yolun tüneli içinde imdadıma gelen o nurlar, Kur'an güneşinin şuaatı imişler ve bana lâmbalar suretinde temessül etmişlerdi.) diye bu mecmua için ne kadar güzel bir mukaddimeyi ve bir hülasayı, adeta şifre gibi bir anahtarı kâri'lerine takdim ediyor.

Bu Mesnevî-i Nuriyedeki Risalelerin isimleri (Lem'alar, Reşhalar, Katre, Habab, Habbe, Zehre) şeklinde gidiyor. Eğer Katre Risalesinin ahirinde merhum Şeyh Safvet Efendinin yazdığı gibi; her bir Risaleye bir takriz yazılsaydı, o merhumun: (bu bir katre değil, bir bahirdir) dediği gibi, biz de derdik: O bir lem'a değil, bir şemsdir. O bir reşha değil, bir denizdir. O bir zehre değil, bir cinandır. O bir habab değil, bir ummandır.)

***


Yükleniyor...