MÜNDERECAT HAKKINDA



(1) Bu tarifli fihrist, Hz. Üstad (R.A.) zamanında, merhum Ceylân Ağabey tarafından kaleme alınmış ve Mustafa Gül ağabey ile Merhum Tahirî ağabeylerin imzalarıyla neşredilmiştir. Fakat o fihrist, mevcud Mesnevi’ye göre, yani merhum Molla Abdülmecid’in tercüme ettiği şekle gõre yapılmış olmasndan; bizim tercümemiz olan bu Mesnevî ise ondan hayli farklı olduğundan; bir karma usulünü tatbikan, benim yaptığım fihrist ile eski fihristi birbirine mezcettim. Ve yine Tahirî ağabeyle Mustafa Gül ağabeylerin imzalarını altına koydum. 0kuyuculara arz olunur. (A.B.)

Bu cihandeğer mecmuanın cümle-i mukaddematından olan bir i'lemde: (Mesnevî-i Arabîdeki Risaleler, bazı ayat-ı Kur'aniyenin birer şuhudi tefsiridirler ve onlardaki ilmî mes'eleler, Kur'an-ı Hakîmin cennetlerinden, bahçelerinden koparılmış bazı çiçeklerdir. Sakın onların ibarelerindeki icmal, îcaz ve fehmindeki zahirî müşkilât seni ürkütmesin. Belki tekrar tekrar mütalâa eyle, tâ ki Kur'anın

لَهُ مُلْكُ السَّمٰوَاةِ وَ الْاَرْضِ

gibi âyetlerinin sırr-ı tekrarları sana açılsın.

Ey kâri'! Bu mecmuadaki tevhidin bürhan ve mazharları, bazısı bazısından mutlaka müstağni olduğunu zannetme. Çünkü ben bütün o zikredilen delillerin herbirisine makam-ı mahsusunda ona ihtiyaç gördüm. Zira cihadın muktezası olarak hareketler bazan öyle bir mevkiye dayanırdı ki, o anda bir kapı açıp kurtulmak lâzım geliyordu. Çünkü o anda başka kapılara gitmek için vaziyet değiştirmek mümkün değildi... Zira ben öyle bir yola sülûk ettim ki, akıl ve kalb berzahı arasında evvelce sülûk edilmemiş bir yoldur.

O sukut ve suuddan başım dönüyordu. İşte o esnada, herbir nura rastladıkça; sonra hatırlamak üzere üstüne bir alâmet dikiyordum. Çok defa üzerine bir alâmet kelimesini bıraktığım hakikatlar, o anda benim için tabiri mümkün olmayan şeylerdi. Belki ihtar ve tezkire birer alâmet olup delâlet etmek için değildiler. Demek anlaşılıyor ki, çoğu kere birer nur-u azim üstüne tek bir kelime alâmeti koymuşumdur.

____________________________________

Yükleniyor...