munfasıla makamını işgal eder. Bazan da külliye, cüz’iyenin altında gizleniyor. Mûcibe dahi selbiye peçesiyle peçelenir ve hakeza; bir kıyas, bir kaziyede görünür. Kaziye de bazan bir sıfatta, bir kayıdda, belki bir harfte saklanıyor. Hattâ belki çok havaî tayyar manalar, kelâm ağacının bir dalına konar. Ve keza bazan bir kelime, o havaî manalardan bir çoğunu içine çekmektedir.

Evet her bir ilmin bahsettiği mes’eleler, bir zat ile bir sıfattan ibarettir. Yani bir mevzua, bir sıfatı, subutî bir haml ile isbat etmektir. Fakat mahmul olacak sıfat, sâbite ve lâzıme olması lâzımdır. Yani o sıfatın vâcib-üs sübut olması icab eder. Buna binaen; her bir ilmin mes’eleleri hamliye, mûcibe, külliye olmakla; hariçte zarurî, zihinde nazarî olan mes’elelerdir.

Binaenaleyh, bir ilmin mes’eleleri içerisinde görünen şartiye, sâlibe, mümkine, cüz’iye, bedihiye gibi kaziyeler, ya mebadi-i tasavvuriyeden veya mebadi-i tatbikiyeden veya istitradî, tebaî zikredilen tamamlayıcı kaziyelerdir. Veya bir mes’elenin delili, mukaddimelerinden olup, o delilin yerine ikame edilmiştir. Feteemmel…

***



Yükleniyor...