بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
*
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ ر وَالصَّلَاةُ وَالسَّلَامُ عَلَي مُحَمَّدٍ خَاتَمِ النَّبِيِّينَ
وَ عَلَي آلِهِ وَصَحْبِهِ اَجْمَعِينَ
اَللّٰهُ لَا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ الْحَيُّ الْقَيُّومُ
maksudumuzdur, matlubumuzdur.
Gayr-ı mütenahî berahininden dört bürhan-ı küllîyi irad ediyoruz.
Birinci Bürhan: Muhammed Aleyhissalatü Vesselâm’dır. Şu bürhan-ı neyyirimiz ‘Şuaat’ta tenevvür ettiğinden, tenvir-i müddeamızda münevver bir mir’attır.
İkinci Bürhan: Kitab-ı kebir ve insan-ı ekber olan kâinattır.
Üçüncü Bürhan: Kitab-ı Mu’ciz-ül Beyan, Kelâm-ı Akdes’tir.
Dördüncü Bürhan: Âlem-i gayb ve şehadetin nokta-i iltisakı ve berzahı ve iki âlemden birbirine gelen seyyaratın mültekası, ‘Vicdan’ denilen fıtrat-ı zîşuurdur. Evet fıtrat ve vicdan, akla bir penceredir; tevhidin şuaını neşrederler.
BİRİNCİ BÜRHAN: Risalet ve İslâmiyetle mücehhez olan “Hakikat-ı Muhammediye”dir ki, risalet noktasında en muazzam icma’ ve en vâsi’ tevatür sırrını ihtiva eden mecmu-u enbiyanın şehadetini tazammun eder. Ve İslâmiyet cihetiyle, vahye istinad eden bütün edyan-ı semaviyenin ruhunu ve tasdiklerini taşıyor. İşte bütün enbiyanın şehadetiyle ve bütün edyanın tasdikiyle ve bütün mu’cizatının te’yidiyle musaddak olan bütün akvaliyle, vücud ve vahdet-i Sânii beşere gösteriyor. Demek şu davada ittihad etmiş bütün efazıl-ı beşer namına o nuru gösteriyor. Acaba bu kadar tasdiklere mazhar, büyük, derin, durbîn,
*
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ ر وَالصَّلَاةُ وَالسَّلَامُ عَلَي مُحَمَّدٍ خَاتَمِ النَّبِيِّينَ
وَ عَلَي آلِهِ وَصَحْبِهِ اَجْمَعِينَ
اَللّٰهُ لَا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ الْحَيُّ الْقَيُّومُ
maksudumuzdur, matlubumuzdur.
Gayr-ı mütenahî berahininden dört bürhan-ı küllîyi irad ediyoruz.
Birinci Bürhan: Muhammed Aleyhissalatü Vesselâm’dır. Şu bürhan-ı neyyirimiz ‘Şuaat’ta tenevvür ettiğinden, tenvir-i müddeamızda münevver bir mir’attır.
İkinci Bürhan: Kitab-ı kebir ve insan-ı ekber olan kâinattır.
Üçüncü Bürhan: Kitab-ı Mu’ciz-ül Beyan, Kelâm-ı Akdes’tir.
Dördüncü Bürhan: Âlem-i gayb ve şehadetin nokta-i iltisakı ve berzahı ve iki âlemden birbirine gelen seyyaratın mültekası, ‘Vicdan’ denilen fıtrat-ı zîşuurdur. Evet fıtrat ve vicdan, akla bir penceredir; tevhidin şuaını neşrederler.
BİRİNCİ BÜRHAN: Risalet ve İslâmiyetle mücehhez olan “Hakikat-ı Muhammediye”dir ki, risalet noktasında en muazzam icma’ ve en vâsi’ tevatür sırrını ihtiva eden mecmu-u enbiyanın şehadetini tazammun eder. Ve İslâmiyet cihetiyle, vahye istinad eden bütün edyan-ı semaviyenin ruhunu ve tasdiklerini taşıyor. İşte bütün enbiyanın şehadetiyle ve bütün edyanın tasdikiyle ve bütün mu’cizatının te’yidiyle musaddak olan bütün akvaliyle, vücud ve vahdet-i Sânii beşere gösteriyor. Demek şu davada ittihad etmiş bütün efazıl-ı beşer namına o nuru gösteriyor. Acaba bu kadar tasdiklere mazhar, büyük, derin, durbîn,
Yükleniyor...