kadar cüz’î de olsa, fakat küllî gayelere ve Rabbanî san’atlara medardır. Bir sefine-yi sultaniyede çalışan bir neferin gördüğü cüz’î hizmet gibi…
Demek, hayvanatın kemal-i itaatla evamir-i tekviniyeyi imtisallerinde; ve fıtratlarının gayelerini Cenab-ı Hak namına en güzel bir surette izharlarında; ve onun havliyle hayatlarının tezahüratını en bedi’ bir tarzda ifalarında ve hakeza, sair tesbihat-ı hayatiyelerinde ibadetlerinin hedayasını ve tahiyyatlarının mezayasını Cenab-ı Fâtır-ı Kerimlerine takdim etmektir. Tahiyyatın manası, Cenab-ı Vâhib-ül Hayat’ın irade ettiği tarzda kendilerinde cilvelenen eserlerinin netaicleriyle bir tezahürat-ı hayattır.
Amma nebatat ve cemadata gelince; onların ihtiyarları olmadığından bir maaşları yoktur. Amelleri halisen livechillah oluyor. Ve sırf mahza Allah’ın iradesiyle, hesabıyla ve havliyle hasıl oluyor. Fakat nebatatın hallerinden anlaşılan budur ki: Onların -muhtar olan hayvana muhalif olarak- vazifelerinde telezzüzatları olduğu halde, hiç bir teellümleri yoktur. Hayvan ise, lezzeti kadar elemi de vardır. Hem cemadat ve nebatatın amellerinde ihtiyar müdahale etmediği için, eserleri ihtiyar sahibi olan hayvanlarınkinden daha mükemmel oluyor. Sonra vahiy ve ilhamla münevver olan arı ve emsali gibi hayvanların amelleri de, ihtiyarına güvenen sairlerinkinden daha güzel oluyor.
Amma insan ise: ubudiyetin külliyetinde, nezaretin şümulünde, marifetin ihatasında ve rububiyet-i İlahiyenin dellallığında melek gibi, belki daha cami’ bir makamı vardır. Fakat iştihalı, şerire bir nefse sahib olduğundan, çok terakki ve tedennileri dahi vardır.
Hem insan, yaptığı her amelinde nefsi için bir haz ve zatı için bir hisse ayırdığı için, bu cihetten hayvana benzer. Şu halde insanın iki tane maaşı vardır.
Birisi muacceldir ki; cüz’îdir, hayvanîdir.
İkincisi müecceldir ki; küllîdir, melekîdir. Teemmel…
Risale-i Nur’un bir çok derslerinde insanın ubudiyet vazifesinin esrarından ve nebatat ve hayvanatın ibadât ve tesbihatlarından kısmen bahsettiğimizden, burada tekrar edip bahsi uzatmaya ihtiyaç yoktur. Eğer
Demek, hayvanatın kemal-i itaatla evamir-i tekviniyeyi imtisallerinde; ve fıtratlarının gayelerini Cenab-ı Hak namına en güzel bir surette izharlarında; ve onun havliyle hayatlarının tezahüratını en bedi’ bir tarzda ifalarında ve hakeza, sair tesbihat-ı hayatiyelerinde ibadetlerinin hedayasını ve tahiyyatlarının mezayasını Cenab-ı Fâtır-ı Kerimlerine takdim etmektir. Tahiyyatın manası, Cenab-ı Vâhib-ül Hayat’ın irade ettiği tarzda kendilerinde cilvelenen eserlerinin netaicleriyle bir tezahürat-ı hayattır.
Amma nebatat ve cemadata gelince; onların ihtiyarları olmadığından bir maaşları yoktur. Amelleri halisen livechillah oluyor. Ve sırf mahza Allah’ın iradesiyle, hesabıyla ve havliyle hasıl oluyor. Fakat nebatatın hallerinden anlaşılan budur ki: Onların -muhtar olan hayvana muhalif olarak- vazifelerinde telezzüzatları olduğu halde, hiç bir teellümleri yoktur. Hayvan ise, lezzeti kadar elemi de vardır. Hem cemadat ve nebatatın amellerinde ihtiyar müdahale etmediği için, eserleri ihtiyar sahibi olan hayvanlarınkinden daha mükemmel oluyor. Sonra vahiy ve ilhamla münevver olan arı ve emsali gibi hayvanların amelleri de, ihtiyarına güvenen sairlerinkinden daha güzel oluyor.
Amma insan ise: ubudiyetin külliyetinde, nezaretin şümulünde, marifetin ihatasında ve rububiyet-i İlahiyenin dellallığında melek gibi, belki daha cami’ bir makamı vardır. Fakat iştihalı, şerire bir nefse sahib olduğundan, çok terakki ve tedennileri dahi vardır.
Hem insan, yaptığı her amelinde nefsi için bir haz ve zatı için bir hisse ayırdığı için, bu cihetten hayvana benzer. Şu halde insanın iki tane maaşı vardır.
Birisi muacceldir ki; cüz’îdir, hayvanîdir.
İkincisi müecceldir ki; küllîdir, melekîdir. Teemmel…
Risale-i Nur’un bir çok derslerinde insanın ubudiyet vazifesinin esrarından ve nebatat ve hayvanatın ibadât ve tesbihatlarından kısmen bahsettiğimizden, burada tekrar edip bahsi uzatmaya ihtiyaç yoktur. Eğer
Yükleniyor...