AZİM BİR MEBHASTIR
Tenbih: Hâşiyesi bahsin nihayetinde yazıldığı gibi, makam itibariyle bunun yeri, Ondördüncü Reşha’dan sonradır. (Mütercim)
Sual: Kur’an,
قُلْ لَوْ كَانَ الْبَحْرُ مِدَادًا لِكَلِمَاةِ
رَبِّي لَنَفِدَ الْبَحْرُ قَبْلَ اَنْ تَنْفَدَ كَلِمَاةُ رَبِّي وَلَوْ جِ ْنَا بِمِثْلِهِ مَدَدًا
dediği halde; bütün bu kelimat-ı İlahiye üstünde Kur’an’ın faikiyetinin vechi nedir?
Elcevab: Kur’an, bütün âlemlerin rabbi itibariyle, hem bütün âlemlerin ilahı ünvanıyla ism-i azamından gelmiş Allah’ın fermanıdır. Ve gök ve yerlerin Rabbi ismiyle, rububiyet-i mutlaka cihetinden ve saltanat-ı âmme vechinden ve rahmet-i vasia cânibinden ve haşmet-i azamet-i uluhiyet haysiyetinden ve onun ism-i azamının muhitinden arş-ı azamının bütün muhatına kadar olan küllî devair-i rububiyete bakarak gelmiş olan Allah’ın bir kelâmıdır.
Amma sair kelimat ise, bir kısmı hâs bir itibar ile ve mahsus bir ünvan ile ve bir tecelli-i cüz’î içinde cüz’î bir isimle ve hâs bir rububiyet ve mahsus bir saltanat ve hususî bir rahmet cihetinden gelen kelimat-ı İlahiyedirler. Ekser ilhamat gibi…
İşte bu sırdandır ki; bir velî,
حَدَّثَنِي قَلْبِي عَنْ رَبِّي
“Benim kalbim Rabbimden haber veriyor.”diyor. Demiyor: “Rabb-ül Âlemîn’den haber veriyor.”
Evet ey velî! Senin kabiliyetin mikdarınca, senin mir’at-ı kalbinde hususî istidadına bakan senin Rabbinin tecellisinden gelen feyzin nerede?
____________________________________
Tenbih: Hâşiyesi bahsin nihayetinde yazıldığı gibi, makam itibariyle bunun yeri, Ondördüncü Reşha’dan sonradır. (Mütercim)
Sual: Kur’an,
قُلْ لَوْ كَانَ الْبَحْرُ مِدَادًا لِكَلِمَاةِ
رَبِّي لَنَفِدَ الْبَحْرُ قَبْلَ اَنْ تَنْفَدَ كَلِمَاةُ رَبِّي وَلَوْ جِ ْنَا بِمِثْلِهِ مَدَدًا
dediği halde; bütün bu kelimat-ı İlahiye üstünde Kur’an’ın faikiyetinin vechi nedir?
Elcevab: Kur’an, bütün âlemlerin rabbi itibariyle, hem bütün âlemlerin ilahı ünvanıyla ism-i azamından gelmiş Allah’ın fermanıdır. Ve gök ve yerlerin Rabbi ismiyle, rububiyet-i mutlaka cihetinden ve saltanat-ı âmme vechinden ve rahmet-i vasia cânibinden ve haşmet-i azamet-i uluhiyet haysiyetinden ve onun ism-i azamının muhitinden arş-ı azamının bütün muhatına kadar olan küllî devair-i rububiyete bakarak gelmiş olan Allah’ın bir kelâmıdır.
Amma sair kelimat ise, bir kısmı hâs bir itibar ile ve mahsus bir ünvan ile ve bir tecelli-i cüz’î içinde cüz’î bir isimle ve hâs bir rububiyet ve mahsus bir saltanat ve hususî bir rahmet cihetinden gelen kelimat-ı İlahiyedirler. Ekser ilhamat gibi…
İşte bu sırdandır ki; bir velî,
حَدَّثَنِي قَلْبِي عَنْ رَبِّي
“Benim kalbim Rabbimden haber veriyor.”diyor. Demiyor: “Rabb-ül Âlemîn’den haber veriyor.”
Evet ey velî! Senin kabiliyetin mikdarınca, senin mir’at-ı kalbinde hususî istidadına bakan senin Rabbinin tecellisinden gelen feyzin nerede?
____________________________________
Yükleniyor...