Şimdi, bu hakaikın müberhen temsilatlarına bakmak istersen; küre-i arzın sathında serpilmiş olan Cenab-ı Rahim-i Mutlak’ın âsâr-ı rahmetine bak! Hem sahaif-i arz dairelerinde menşur olan Cenab-ı Kadir-i Hakîm’in mu’cizat-ı kudretine dikkatle temaşa et!. Tâ onların satırları arasından bu sırrın telemmu’-saz olduğunu müşahede edesin.

İşte meselâ, birbirinden pek çok uzak ayrı ayrı iki mekânda, bir tek anda bulunan iki zerrenin, yahut iki çiçeğin veya iki semerenin veyahut iki arının Sanii için, yani o iki aynı sun’ ve îcad için, elbette o iki şeyin arasındaki uzaklıktan daha ziyade onlardan uzak olması lâzımdır. Meselâ, diyelim; o iki şeyden birinin mekânı küre-i arz; diğerininki de medar-ı arzdır. İşte o zaman, o iki şeyin arasına en azîm bir kavsin tahallülüyle beraber, bunların gözle görünen halleri itibariyle zaruri olarak tam bir müsavat üzere sani’lerine mukabil gelebilmeleri için, Saniin onlardan hadsiz derece uzak olması lâzımdır. Bu ise zâhir vecihte ve mülk canibindeki vaziyettir.

Amma bâtın vechinde ve melekût cihetinde ise, icad-ı eşyada olan itkan-ı mutlak içindeki cûd-u mutlakla beraber, kemal-i sühulet ve sür’atla –görünen keyfiyet olmaksızın - mütesavi bir şekilde sani’lerine mukabil gelmeleri için, Fâtırlarının onlara nihayet derece yakın olması lâzımdır. Hemde bu yakınlık, nokta-i merkeziye etrafındaki devair-i mütedahile noktalarının merkeze nisbetle tefavütlerinin nisbetinden gelen bir yakınlık gibi değildir. Çünkü herşeyi nihayet derece ittikan-ı san’at üzere icad eden ve herşeyi en güzel bir şekilde halkeden Mûcid-i Zülcelal’e nisbeten, eşyanın hiçbir tefavütü olmaz ve yoktur.

Neam, bu sır ise, ancak daire-i vücûb ve tecerrüdün hasaisinden olabilir.. Ve ıtlak hakikatının hasiyetlerinden gelebilir.. Ve vahdet içindeki tecelli-i ehadiyetin hususiyatından çıkabilir.. Ve fâil-i aslînin münfail-i zıllîye karşı mübayenet-i mahiyetinin levazımından sudûr edebilir.

Şimdi bu hakikata bir misal getirelim: Meselâ

وَلِلّٰهِ الْمَثَلُ الْاَعْلَي

nasılki güneşin zatı, aynalar ve çiçeklerdeki timsallerine hadsiz bir yakınlığı vardır. Çünkü onun zatı, o timsallerin kayyumudur. Ve hem onların en yakınları ve bitişik komşularından bile, belki hatta onların


Yükleniyor...