Madem öyledir,
صيزهزصخضخح حَسْبُنَا اللّٰهُ وَ نِعْمَ الْوَكِيلُ نِعْمَ الْمَوْلَي وَنِعْمَ النَّصِيرُ
وَاِنَّ الدَّارَ اْÀلاخِرَةَ لَهِيَ الْحَيَوَانُ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ
***
اِعْلَمْ
Ey kardeş bil ki! Cenab-ı Hakk’ın afvı, fazldır. Azabı ise adldir. Evet, nasılki birisi bir zehir yutsa, Cenab-ı Hakk’ın müstemir âdetinin hükmüne göre maraza giriftar olmaya müstehak olur. Amma zehiri yuttuğu halde hastalanmazsa, o zaman âdetin harkedilmesiyle, Allah’tan ona bir fazl ve keramet olur.
Evet, masiyetin azab ile münasebeti o derece kuvvetlidir ki, âdeta o, onun içinde bilkuvve münderiçtir denilebilir. Hattâ mu’tezileler bu sırrı anlamadıkları için, şerri Allah’ın gayrısına isnad ederek cezayı, günahı işleyenin üstüne vâcib tutarak, dalalete saplanmışlardır. Her ne ise…
Evet, kâinatta umumî nizamın cereyanı sırrıyla; şerrin azabı istilzam etmesi, kemal-i rahmete münafi değildir. Çünkü şerrin şu cüz’î zararı; bir nizam-ı muhitin silsilelerinden gelen dal ve borularıyla bitişik olup, o dallardan salkımlar misali pek çok hayırlar asılıdırlar. Halbuki şu cüz’î zararı ve bu az şerri menetmek için, o büyük hayr-ı kesîrleri bırakmak ve terketmek çıkar ki, küllî bir zarar ve büyük bir şer olur. O halde Cenab-ı Adl-i Hakîm-i Kerim’in hikmet ve adaletine münafi olur.
Ey insan-ı zalûm ve cehûl! Senin elinden geldiği kadar şerden hazer et, kork ve çekin! Yoksa bir cüz’î vazifeni terketmenin cezasına müstehak olduğun gibi, aynı zamanda neticenin silsile-i mebadi-i vücudu içerisinde sana sebkat eden, seninle beraber iş gören, sair esbabın netice-i amellerini de boş yere fevt etmenin cezalarına da müstehak olursun. Zira şer, bir ademdir. Adem ise, bir şeyin vücuda gelmesine illet ve sebeb olanlardan tek bir cüz’ün terki veya ademiyle o ma’lul şey, mün’adim olur, yani vücuda gelmez. Binaenaleyh, o şeyin ademine sebeb olan şey ve cüz’e gelen bütün zararlar da terettüb eder yüklenir. Fakat vücudun
صيزهزصخضخح حَسْبُنَا اللّٰهُ وَ نِعْمَ الْوَكِيلُ نِعْمَ الْمَوْلَي وَنِعْمَ النَّصِيرُ
وَاِنَّ الدَّارَ اْÀلاخِرَةَ لَهِيَ الْحَيَوَانُ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ
اِعْلَمْ
Ey kardeş bil ki! Cenab-ı Hakk’ın afvı, fazldır. Azabı ise adldir. Evet, nasılki birisi bir zehir yutsa, Cenab-ı Hakk’ın müstemir âdetinin hükmüne göre maraza giriftar olmaya müstehak olur. Amma zehiri yuttuğu halde hastalanmazsa, o zaman âdetin harkedilmesiyle, Allah’tan ona bir fazl ve keramet olur.
Evet, masiyetin azab ile münasebeti o derece kuvvetlidir ki, âdeta o, onun içinde bilkuvve münderiçtir denilebilir. Hattâ mu’tezileler bu sırrı anlamadıkları için, şerri Allah’ın gayrısına isnad ederek cezayı, günahı işleyenin üstüne vâcib tutarak, dalalete saplanmışlardır. Her ne ise…
Evet, kâinatta umumî nizamın cereyanı sırrıyla; şerrin azabı istilzam etmesi, kemal-i rahmete münafi değildir. Çünkü şerrin şu cüz’î zararı; bir nizam-ı muhitin silsilelerinden gelen dal ve borularıyla bitişik olup, o dallardan salkımlar misali pek çok hayırlar asılıdırlar. Halbuki şu cüz’î zararı ve bu az şerri menetmek için, o büyük hayr-ı kesîrleri bırakmak ve terketmek çıkar ki, küllî bir zarar ve büyük bir şer olur. O halde Cenab-ı Adl-i Hakîm-i Kerim’in hikmet ve adaletine münafi olur.
Ey insan-ı zalûm ve cehûl! Senin elinden geldiği kadar şerden hazer et, kork ve çekin! Yoksa bir cüz’î vazifeni terketmenin cezasına müstehak olduğun gibi, aynı zamanda neticenin silsile-i mebadi-i vücudu içerisinde sana sebkat eden, seninle beraber iş gören, sair esbabın netice-i amellerini de boş yere fevt etmenin cezalarına da müstehak olursun. Zira şer, bir ademdir. Adem ise, bir şeyin vücuda gelmesine illet ve sebeb olanlardan tek bir cüz’ün terki veya ademiyle o ma’lul şey, mün’adim olur, yani vücuda gelmez. Binaenaleyh, o şeyin ademine sebeb olan şey ve cüz’e gelen bütün zararlar da terettüb eder yüklenir. Fakat vücudun
Yükleniyor...