suret ve şekillerinin ve kerimane ni’metlenmelerinin ve hakîmane tavırlar değiştirmelerinin lisanıyla seni tesbih eden Zat-ı Kerim-i Zü-l İkram! (Ey Sübhan-ı Mukaddes! Senin san’atın ne kadar latif ve hikmetin ne kadar nafizdir.)
Ve ey ağaçlar tomurcuklarının açılması ve yapraklarının inkişaf edip ziyadeleşmesi ve semerelerinin kemale ermesi ve dallarının ellerinde masum çocuklar gibi nesimin esmesiyle evladları olan meyvelerinin oynaması hengâmında; yeşil yapraklarının ve mütebessim çiçeklerinin ve güleç yüzlü semerelerinin ağızlarıyla; ve nizam ile mizanlarının ve leziz, şirin tatlarının; Hem güzel renkleri ve latif kokularının ve hârika güzel nakışlarının ve şirin, nazenin zinetlerinin lisanıyla; senin kemal-i re’fetinin üstünde nida ve tecelliyat-ı sıfatını tavsif ve cilve-i esmanı tarif ve bu in’am ve iltaf ile senin kendini zîşuur mahlukatına sevdirmek istediğini beyan ve senin masnuatta olan nizam ve tedbirini tefsir ettikleri gibi; senin cilve-i tahabbübünün lem’aları halinde; ve mahlukatın herşeyini tedbir-i rububiyetine aldığının, şu’lelerinin katreleri misalinde o semerelerin dudaklarından tereşşuh ederek, seni gayet sarahat ve vuzuh ile tesbih eden; ey berahin-i vücub-u vücudu gayetle eltaf ve teveddüd-ü rahmeti içindeki lütfu ve merhametkâr ihsanı nihayet derece parlak ve müzeyyen olan Zat-ı Kerim-i Pürneval!
Ve ey nebatat kendi ezhar ve çiçeklerinin tenevvürü ve meyvelerinin tebessümü ve tomurcuklarının inkişafı ve habbelerinin sertleşmesi ve şiddetlenmesi zamanında, çiçekler ve sünbüllerinin ağızlarıyla; ve manzum habbatının ve mevzun tohumlarının kelimatıyla; ve onlardaki en rakik bir nizam ve en dakik bir mizanın lisanıyla, çiçeklerinin gözlerinden ve sünbüllerinin dilciklerinden takattur eden senin cilve-i teveddüd ve taarrüfünün reşhalarını, senin mahlukatına bildirerek seni temcid ve tarif ettikleri; ve senin teveddüd ve tahabbübünün iradeleri yüzünde tenteneli bir perde şeklinde görünmeleri; ve senin sıfatını tavsif ve esmanı tezkir ve senin kendi ibadına olan teveddüd ve taarrüfünü tefsir ettikleri gibi; nihayet sarahat ve bedahetle seni tesbih eden; ey delail-i vahdaniyeti çok latif, çok nuranî, çok şirin ve çok parlak olan Zat-ı Rahim-i Zü-l Cemal!
Ve ey ağaçlar tomurcuklarının açılması ve yapraklarının inkişaf edip ziyadeleşmesi ve semerelerinin kemale ermesi ve dallarının ellerinde masum çocuklar gibi nesimin esmesiyle evladları olan meyvelerinin oynaması hengâmında; yeşil yapraklarının ve mütebessim çiçeklerinin ve güleç yüzlü semerelerinin ağızlarıyla; ve nizam ile mizanlarının ve leziz, şirin tatlarının; Hem güzel renkleri ve latif kokularının ve hârika güzel nakışlarının ve şirin, nazenin zinetlerinin lisanıyla; senin kemal-i re’fetinin üstünde nida ve tecelliyat-ı sıfatını tavsif ve cilve-i esmanı tarif ve bu in’am ve iltaf ile senin kendini zîşuur mahlukatına sevdirmek istediğini beyan ve senin masnuatta olan nizam ve tedbirini tefsir ettikleri gibi; senin cilve-i tahabbübünün lem’aları halinde; ve mahlukatın herşeyini tedbir-i rububiyetine aldığının, şu’lelerinin katreleri misalinde o semerelerin dudaklarından tereşşuh ederek, seni gayet sarahat ve vuzuh ile tesbih eden; ey berahin-i vücub-u vücudu gayetle eltaf ve teveddüd-ü rahmeti içindeki lütfu ve merhametkâr ihsanı nihayet derece parlak ve müzeyyen olan Zat-ı Kerim-i Pürneval!
Ve ey nebatat kendi ezhar ve çiçeklerinin tenevvürü ve meyvelerinin tebessümü ve tomurcuklarının inkişafı ve habbelerinin sertleşmesi ve şiddetlenmesi zamanında, çiçekler ve sünbüllerinin ağızlarıyla; ve manzum habbatının ve mevzun tohumlarının kelimatıyla; ve onlardaki en rakik bir nizam ve en dakik bir mizanın lisanıyla, çiçeklerinin gözlerinden ve sünbüllerinin dilciklerinden takattur eden senin cilve-i teveddüd ve taarrüfünün reşhalarını, senin mahlukatına bildirerek seni temcid ve tarif ettikleri; ve senin teveddüd ve tahabbübünün iradeleri yüzünde tenteneli bir perde şeklinde görünmeleri; ve senin sıfatını tavsif ve esmanı tezkir ve senin kendi ibadına olan teveddüd ve taarrüfünü tefsir ettikleri gibi; nihayet sarahat ve bedahetle seni tesbih eden; ey delail-i vahdaniyeti çok latif, çok nuranî, çok şirin ve çok parlak olan Zat-ı Rahim-i Zü-l Cemal!
Yükleniyor...