اِعْلَمْ
Bil ey insan! Sana gönderilip, baştan ayağa dek seni zinetlendiren çeşitli nimetler, mehasinler ve letaifler ise; birbirinden ayrı, mütenevvi’ hicabların ortasından bir mizan-ı mahsus ile geçer, gelirler. Ve birbirine mütehalif çeşitli letaiften (lifler) bir nizam-ı muayyen ile soyunup çıkarlar. Ve birbirine zıd, ayrı ayrı taifelerin ardından şaşmaz bir intizam ile sana teveccüh edip gelirler. Feteemmel!..
اِعْلَمْ
Ey kardeş bil ki! Nefiste gayet latif, ince bir şey, bir emir vardır ki; ince kağıttan bir dirhem gibi iken, âdeta ebedî âlemlere bir mirsaddır zanneder. Çünkü onunla temas eden herşeye bir hükm-ü ebediyet verip onu ebedî bir şey tevehhüm eder. .
İşte eğer heva ve heves bu âleti kendi namına istimal ederse, o zaman âhiret ve cennetin taşlarını ve esasatını dünyaya çeken bir âlet olur ki, âhiret kasrını dünya üstünde bina eder; ve âhiretin meyvelerini daha kemalini bulmadan fani dünyada yemeğe başlar.
اِعْلَمْ
Ey kardeş bil ki! Nefis çok acib bir şeydir ki; sayısız âletlerin ve nihayetsiz mizanların bir mahzenidir. Eğer tezekki ederse, bütün bu âletler, mizanlar, esma-i hüsnanın nihayetsiz hazinelerinin
Yükleniyor...