şuur sahibi bir meyvesidir. Madem insan, şecere-i hilkatin meyvesi gibidir. Öyle ise, şecere-i kâinatın eczaları içinde, hepsinden en cami’ ve (kökten) en uzak bir cüz’dür. Madem ki insan, kâinat ağacının en cami’ ve en uzak ve zîşuur bir cüz’üdür. Öyle ise, herhalde şuuru küllî ve nazarı âmm olacaktır. Öyle ise, o, şecere-i hilkatın mecmuunu görebilecek âmm bir nazara mâliktir. Ve şuuru külli olduğundan, saniin makasıdını bilen, bildiren o olacaktır. Öyle ise, kâinat saniinin hâs bir muhatabı olacaktır. Hem küllî şuurlu ve âmm nazarlı olduğu içindir ki, hususî hitaba mazhar olmuştur.

Şimdi bak! İnsan nev’inden bir ferd ki, bütün bu umumî nazarını ve küllî şuurunu Sania taabbüd (kulluk) için ve kendini ona sevdirmek ve ona muhabbet etmek kasdıyla sarfetse; ve o Saniin san’atını teşhir ve takdir ve istihsan etmek için tamam şuurunu ve dikkat-i nazarını tevcih etse ve bütün nazarını ve şuurunu ve mecmu-u kuvvet ve himmetini o sani’in nimetinin mukabilinde şükür isteyen o Saniin şükründe istimal etse, ve kâffeten bütün insanları ubudiyet, istihsan ve şükre davet etse; elbette bilbedahe o ferd-i ferid, Sani-i Âlem’in en birinci muhatabı ve bütün mahlukatın en sevgilisi ve en akrebi olacaktır.

İşte ey insanlar! Acaba aklınızda imkân bulabiliyor musunuz ki; şu mezkûr ferd-i ferid Muhammed (A.S.M.) olmasın!. Hem şu makama elyak Muhammed (A.S.M.) dan gayri bir ferd-i âheri, tarihiniz gösterebiliyor mu?

Şimdi ey gözünde hastalık ve kalbinde körlük olmayan adam! Şu kâinat içindeki insan âlemine bak! Tâ ki ayan beyan mütekabil iki daire ile, birbirine nâzır iki levha göresin. Bak dairelerden birisi, gayet ihtişam ve intizam içinde muhteşem ve muntazam bir Rububiyet dairesidir. Levhaların birisi de, gayet ittikan içinde, nihayet mizanlı olan musanna’ ve murassa’ bir levha-i san’attır.

Amma dairenin ikincisi ise; gayet istikamet ve inkıyad içinde münevver ve müzehher bir ubudiyet dairesi olduğu gibi, levhanın ikincisi de; nihayet vüs’at içinde bir tefekkür ve istihsan levhası ve gayet cem’iyetli bir iman ve teşekkür sahifesidir.

İşte madem o iki daire ile bu iki levhayı müşahede ettin. Şimdi daire ve levhaların birbirlerine karşı olan münasebetlerine de bak. Tâ ki zâhir ve bâhir göresin ki; ubudiyet dairesi bütün cihatıyla birinci daire

Yükleniyor...