dünyadır. Ve o arslan ise ölümdür. Ve o kuyu ise beden ve hayattır. Ve o altmış arşın derinlik ise, ömr-ü evsat olan altmış seneye işarettir. Ve o ağaç ise, ömürdür.. ve o iki beyaz ve siyah fareler ise, gece ve gündüzdür. Ve o ejderha ise, ağzı kabir olan âlem-i berzahtır. Ve o haşarat-ı muzırra ise, musibetlerdir. Ve o ağaçtaki başka başka meyveler ise, Cennet meyvelerini hatırlatan ve onların nümuneleri olan dünyevî nimetlerdir. Ve o meyvelerin bir kısmının zehirli olması ise, nâmeşru’ muharremattır. Ve o tılsım ise sırr-ı hikmet-i hilkattır. Ve o anahtar ise:
لَا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ
ve
اَللّٰهُ لَا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ الْحَيُّ الْقَيُّومُ
dur.
Yani
يَا اَللّٰهُ اَنْتَ مَعْبُودِي وَرِضَاكَ مَطْلُوبِي
(Allah’ım! Sen benim mabudumsun, senin rızan benim matlubumdur.) Ve o ejderha ağzının bir bahçe kapısına tebeddül etmesi ise işarettir ki; kabir, ehl-i iman ve Kur’an için, dehliz-i cinan içinde rahmet-i Rahman’a açılan bir kapıdır. Fakat ehl-i dalalet ve tuğyan için ise, ejderha batnı misillü zindan gibi dar bir berzahın içindeki vahşet ve nisyan zulümatına açılan bir kapıdır. Ve o yırtıcı arslanın munis bir ata dönmesi ve tebeddül etmesi ise, işarettir ki; mevt, ehl-i dalalet için bütün mahbubatından ebedî bir ayrılıktır. Hem dünyevî cennet-i kâzibesinden ihrac edilip, tek başına kabir zindanına girmeye bir vasıtadır. Fakat ehl-i hidayet için ise, bütün sevdiklerine bir visal ve hakikî vatanlarına bir vüsuldür. Hem dünya zindanından çıkıp, Cennet bostanlarına girmeye bir nöbettir. Hem Hazret-i Hannan ve Mennan ve Deyyan ve Rahman’ın (Celle Celaluhu Ve La İlahe İlla Hu) fazlından ahz-ı ücret etmeye bir vesiledir.
اِعْلَمْ
Bil ey işlemediği
(1) Nurun İlk Kapısı Altıncı Ders’te var. –Müellif–
şeylerle mağrur ve müftehir Said! Senin kat’iyyen fahr ve gurura hakkın yoktur. Çünkü senden sana, senin nefsinde yalnız kusur ve şer vardır. Eğer hayr varsa da, cüz’-ü ihtyarın
____________________________________
لَا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ
ve
اَللّٰهُ لَا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ الْحَيُّ الْقَيُّومُ
dur.
Yani
يَا اَللّٰهُ اَنْتَ مَعْبُودِي وَرِضَاكَ مَطْلُوبِي
(Allah’ım! Sen benim mabudumsun, senin rızan benim matlubumdur.) Ve o ejderha ağzının bir bahçe kapısına tebeddül etmesi ise işarettir ki; kabir, ehl-i iman ve Kur’an için, dehliz-i cinan içinde rahmet-i Rahman’a açılan bir kapıdır. Fakat ehl-i dalalet ve tuğyan için ise, ejderha batnı misillü zindan gibi dar bir berzahın içindeki vahşet ve nisyan zulümatına açılan bir kapıdır. Ve o yırtıcı arslanın munis bir ata dönmesi ve tebeddül etmesi ise, işarettir ki; mevt, ehl-i dalalet için bütün mahbubatından ebedî bir ayrılıktır. Hem dünyevî cennet-i kâzibesinden ihrac edilip, tek başına kabir zindanına girmeye bir vasıtadır. Fakat ehl-i hidayet için ise, bütün sevdiklerine bir visal ve hakikî vatanlarına bir vüsuldür. Hem dünya zindanından çıkıp, Cennet bostanlarına girmeye bir nöbettir. Hem Hazret-i Hannan ve Mennan ve Deyyan ve Rahman’ın (Celle Celaluhu Ve La İlahe İlla Hu) fazlından ahz-ı ücret etmeye bir vesiledir.
اِعْلَمْ
Bil ey işlemediği
(1) Nurun İlk Kapısı Altıncı Ders’te var. –Müellif–
şeylerle mağrur ve müftehir Said! Senin kat’iyyen fahr ve gurura hakkın yoktur. Çünkü senden sana, senin nefsinde yalnız kusur ve şer vardır. Eğer hayr varsa da, cüz’-ü ihtyarın
____________________________________
Yükleniyor...