بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ

يَا اَيُّهَا النَّاسُ اَنْتُمُ الْفُقَرَاءُ اِلَي اللّٰهِ فَفِرُّوا اِلَي اللّٰهِ

İ’LEM: Ey Said-i kâsır, âciz ve fakir! Kat’iyyen bil ki; senin nefsinde nihayetsiz bir kusur ve gayetsiz bir acz ve sonsuz bir fakr ve hadsiz bir ihtiyaç ve sayısız emeller mevcuddur.

Evet nasılki sen, Cenab-ı Hakk’ın nimetlerinin lezzetini anlamak ve bilmek için, sende açlık ve susuzluk tevdi’ edildiği gibi; öyle de sen kusur, fakr, acz ve ihtiyaç unsurlarından terkib edilmiş bir şeysin ki; sen, mirsad-ı kusurunla Cenab-ı Hak Sübhanehu ve Teala’nın seradıkat-ı kemaline ve mikyas-ı fakrınla onun gına ve rahmetinin derecatına ve aczinin ölçüsüyle onun kudret ve kibriyasına ve pek çok çeşit enva-i ihtiyacatınla onun enva-i nimet ve ihsanına bakasın ve bilesin.

Öyle ise, senin gaye-i fıtratın yalnız ve yalnız ubudiyettir. Ubudiyet ise odur ki, sen kusurunu onun dergâh-ı rahmeti yanında

اَسْتَغْفِرُ اللّٰهَ

ve

سُبْحَانَ اللّٰهِ

ile.. ve fakrını

حَسْبُنَا اللّٰهُ

ve

اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ

ile ve sual edip istemekle; ve aczini

لَاحَوْلَ وَلَا قُوَّةَ اِلَّا بِاللّٰهِ

ve

اَللّٰهُ اَكْبَرُ

ile istimdad edip yardım istemek için ilan etmekliğindir. Yani ki, Cenab-ı Hakk’ın cemal-i rububiyetini, kendi ubudiyetinin meratibiyle izhar etmekliğindir.

***


Yükleniyor...