بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
*
وَ التِّينِ وَ الزَّيْتُونِ ر وطوُرِ سِينِينَ وَهٰذَا الْبَلَدِ الْاَمِينِ
*
لَقَدْ خَلَقْنَا اْلاِنْسَانَ فِي اَحْسَنِ تَقْوِيمٍ ر ثُمَّ رَدَدْنَاهُ اَسْفَلَ سَافِلِينَ
*
اِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاةِ فَلَهُمْ اَجْرٌ غَيْرُ مَمْنُونٍ
اِعْلَمْ
(1) Ey kardeş bil ki! Her şeyde ve bütün mevcudatta itkan ve kemal-i san’atın bulunması delildir ki; her şeyin Sanii olan zat, her mekânda ve her şeyin yanında bulunduğu gibi, hiç bir belli yerde ve hiç bir şeyin yanında veyahut hiçbir şey onun yanında değildir. İnsan ise, en küçük bir cüz’-ü cüz’îden tâ en büyük bir küll-ü küllîye kadar her şeye muhtaç olduğundan
بِيَدِهِ مَلَكُوتُ كُلِّ شَيْءٍ ر وَ عِنْدَهُ خَزَاءِنُ كُلِّ شَيْءٍ
sırrıyla, her şeyin melekûtu elinde ve her şeyin hazaini yanında bir Zat-ı Zülcelal’den başka bir şeye ibadet etmesi o insana lâyık değildir.
Hem insanın nefsi, vücud ve icad, hayır ve fiil cihetinde son derece hakir, kusurlu ve noksaniyetlidir. Hattâ karınca ve arıdan daha aşağı, Ankebut ve sivrisinekten daha zaiftir. Fakat adem, tahrib, şer ve infial cihetinde ise; semavat, yer ve dağlardan dahi büyüktür.
____________________________________
(1) Yirmiüçüncü Söz’de ve Nur Kapısı’nda Dokuzuncu Ders’te var. –Müellif–
*
وَ التِّينِ وَ الزَّيْتُونِ ر وطوُرِ سِينِينَ وَهٰذَا الْبَلَدِ الْاَمِينِ
*
لَقَدْ خَلَقْنَا اْلاِنْسَانَ فِي اَحْسَنِ تَقْوِيمٍ ر ثُمَّ رَدَدْنَاهُ اَسْفَلَ سَافِلِينَ
*
اِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاةِ فَلَهُمْ اَجْرٌ غَيْرُ مَمْنُونٍ
اِعْلَمْ
(1) Ey kardeş bil ki! Her şeyde ve bütün mevcudatta itkan ve kemal-i san’atın bulunması delildir ki; her şeyin Sanii olan zat, her mekânda ve her şeyin yanında bulunduğu gibi, hiç bir belli yerde ve hiç bir şeyin yanında veyahut hiçbir şey onun yanında değildir. İnsan ise, en küçük bir cüz’-ü cüz’îden tâ en büyük bir küll-ü küllîye kadar her şeye muhtaç olduğundan
بِيَدِهِ مَلَكُوتُ كُلِّ شَيْءٍ ر وَ عِنْدَهُ خَزَاءِنُ كُلِّ شَيْءٍ
sırrıyla, her şeyin melekûtu elinde ve her şeyin hazaini yanında bir Zat-ı Zülcelal’den başka bir şeye ibadet etmesi o insana lâyık değildir.
Hem insanın nefsi, vücud ve icad, hayır ve fiil cihetinde son derece hakir, kusurlu ve noksaniyetlidir. Hattâ karınca ve arıdan daha aşağı, Ankebut ve sivrisinekten daha zaiftir. Fakat adem, tahrib, şer ve infial cihetinde ise; semavat, yer ve dağlardan dahi büyüktür.
____________________________________
(1) Yirmiüçüncü Söz’de ve Nur Kapısı’nda Dokuzuncu Ders’te var. –Müellif–
Yükleniyor...