ZEHRE’YE ZEYL

OLMUŞ KÜÇÜK BİR PARÇADIR





Bu çok kıymettar zeyl, Rumî 1327 tarihinde, Arabî müstakil bir risale halinde ve “Zehre’nin Bir Zeyli” ismi altında neşredilmiştir. Bilâhare Hazret-i Üstad (R.A.) -İşarat-ül İ’caz, Kızıl Îcaz, Hutbe-i Şamiye, Reçetet-ül Ülema ve Reçetet-ül Avam ve elyazı Ta’likat kitabları hariç- bütün Arabî risalelerini Mesnevî-i Nuriye şeklinde tasnif ettikleri zaman, çok kavî bir ihtimal ile, bu eser Üstadımızın eline o sıra geçmemiş olsa gerektir. Yoksa mahrem olup saklanacak ve neşredilmeyecek bir tarafı yoktur. Ben de, onun tercüme ve neşrinde bir mahzur değil; çok büyük faideler mülahaza ettiğim için, tercüme ederek Zehre’nin arkasına ilhak ettim. (Mütercim

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ

اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ عَلَي نِعْمَتِهِ بِاِنْزَالِ الْقُرْآنِ وَ عَلَي رَحْمَتِهِ

بِاِرْسَالِ سَيِّدِ الْاَنَامِ عَلَيْه وَ عَلَي آلِهِ الصَّلَاةُ وَالسَّلَامُ

اِعْلَمْ

Ey kardeş bil ki, Cenab-ı Fatır-ı Hakîm (C.C.) bir çok galî esrar ve âlî hikmetler için; nebatat ve hayvanatı, bâhusus onların küçücüklerini kendi tasarrufat-ı kudretine en geniş meydanlar ve sıfâtının tecelliyatına en çok mazharlar ve esmasının cilvelerine ağleb aynalar kılmıştır. Bundandır ki, nebatat âdeta küre-i arzın birer çekirdeği; hayvanat dahi âlemin birer semeresi olmuşlardır. Hem çekirdekler ağacın küçültülmüş birer enmuzeci olduğu gibi; semere de o ağacın birer misal-i musaggarıdır. Demek bir ağaca, esmadan ne ki tecelli ederse, çekirdek ve meyvesine de aynı o isimler tecelli ederler.

____________________________________

Yükleniyor...