Nasıl bir hat, sür’at-i hareketiyle bir satıh gibi geniş görünürken, hakikat-ı vücudu ince bir hat olduğu gibi; senin de dünyan hakikatça dar, fakat senin gaflet ve vehm ü hayalinle duvarları çok genişlemiş. O dar dünyada, bir musibetin tahrikiyle kımıldansan, başını çok uzak zannettiğin duvara çarparsın. Başındaki hayali uçurur, uykunu kaçırır. O vakit görürsün ki: O geniş dünyan; kabirden daha dardır, köprüden daha müsaadesiz. Senin zamanın ve ömrün, berkten daha çabuk geçer; hayatın, çaydan daha sür’atli akar.

Madem dünya hayatı ve cismanî yaşayış ve hayvanî hayat böyledir; hayvaniyetten çık, cismaniyeti bırak, kalb ve ruhun derece-i hayatına gir. Tevehhüm ettiğin geniş dünyadan daha geniş bir daire-i hayat, bir âlem-i nur bulursun. İşte o âlemin anahtarı, marifetullah ve vahdaniyet sırlarını ifade eden

لَا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ

kelime-i kudsiyesiyle kalbi söylettirmek, ruhu işlettirmektir...

***


اِعْلَمْ

Ey kardeş bil ki! İsm-i Hafîz’in tecelli-i etemmine işaret eden

Arabî asılda, “Ey ism-i Hafîz’in şahitlerini görmek isteyen zat, bil ki:” ifadesiyledir. (A.B.)



*

فَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْرًا يَرَهُ ر وَمَنْ يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ شَرًّا يَرَهُ

وَمَا يَعْزُبُ عَنْ رَبِّكَ مِنْ مِثْقَالِ ذَرَّةٍ فِي الْاَرْض وَلَا فِيِ

السَّمَاءِ وَلَا اَصْغَرَ مِنْ ذٰلِكَ وَلَا اَكْبَرَ اِلَّا فِي كِتَابٍ مُبِينٍ

âyetleridir. Kur’an-ı Hakîm’in bu hakikatına delil istersen; Kitab-ı Mübin’in mistarı üstünde yazılan şu kâinat kitabının sahifelerine bak,

____________________________________

Yükleniyor...