بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Hazret-i Rahman olan Allah’a hadsiz hamd ü sena olsun ki, O’nun semerat-ı tuba-i rahmetinin azim letaiflerinden birisi Efendimiz Hazret-i Muhammed (A.S.M.), biri de Cennet’tir. O’nun bu her iki rahmeti, hem dünya, hem de âhiret üzerine tedellî etmişlerdir. (Yani nüzûl etmişlerdir.) Hem, yine Kadir olan Allah’a hamdolsun ki, şu bostan-ı kâinatta ardı sıra tazelenen celî mevcudat ve ulvî ecramlar onun rububiyetinin şâhidleridir. Ve küre-i arz bahçesinde şu süslü ve renkli nebatat ve çeşitli hayvanat, onun san’atının hârikaları ve uluhiyetinin bürhanlarıdır. Hem şu bağistan-ı arzdaki nuranî çiçekler ve semeredar ağaçlar, O’nun mu’cizat-ı kudreti ve delail-i rahmetidirler. Ve şu bahçedeki bu ağaç dahi yaprakları, çiçekleri ve semereleriyle; O’nun mu’cizat-ı kudreti olup hepsi birden; bu ağacı halkeden kim ise; o zat bütün herşeye kadirdir diye şehadet ediyorlar.
Binaenaleyh mazideki bütün vak’alar, (yani vukua gelmiş halkedilmiş herşey,) O’nun kudretinin mu’cizatı olup, bunları yapan Zatın, elbette gelecek bütün mümkinatın icadına da kadir olduğuna; ve geçmiş ve gelecek hiçbir şey, O’nun hükm-ü kudretinden çıkmadığına ve çıkamayacağına, hem zerreler ve güneşler, O’na nisbeten müsavî olduğuna delâlet ederler. Evet, o öyle bir Hakk-ul Mübin, Vâhid-i Ehad’dir ki; kâinatın bütün zerrat ve mürekkebatı muhtelif delâletleriyle ve çeşitli dilleriyle O’nun cemal-i mutlakına işaret ederek âdeta şu beyti inşad ediyorlar:
عِبَارَاتُنَا شَتَّي وَ حُسْنُكَ وَاحِد½ وَ كُلٌّ اِلَي ذَاكَ الْجَمَالِ يُشِيرُ
(1) Yani her ne kadar ibare ve tabirlerimiz ayrı ayrı iseler de, fakat senin hüsnün bir taneciktir. Ve bütün o değişik tabirlerimiz, hepsi o cemale işaret etmektedirler. (Mütercim)
____________________________________
Hazret-i Rahman olan Allah’a hadsiz hamd ü sena olsun ki, O’nun semerat-ı tuba-i rahmetinin azim letaiflerinden birisi Efendimiz Hazret-i Muhammed (A.S.M.), biri de Cennet’tir. O’nun bu her iki rahmeti, hem dünya, hem de âhiret üzerine tedellî etmişlerdir. (Yani nüzûl etmişlerdir.) Hem, yine Kadir olan Allah’a hamdolsun ki, şu bostan-ı kâinatta ardı sıra tazelenen celî mevcudat ve ulvî ecramlar onun rububiyetinin şâhidleridir. Ve küre-i arz bahçesinde şu süslü ve renkli nebatat ve çeşitli hayvanat, onun san’atının hârikaları ve uluhiyetinin bürhanlarıdır. Hem şu bağistan-ı arzdaki nuranî çiçekler ve semeredar ağaçlar, O’nun mu’cizat-ı kudreti ve delail-i rahmetidirler. Ve şu bahçedeki bu ağaç dahi yaprakları, çiçekleri ve semereleriyle; O’nun mu’cizat-ı kudreti olup hepsi birden; bu ağacı halkeden kim ise; o zat bütün herşeye kadirdir diye şehadet ediyorlar.
Binaenaleyh mazideki bütün vak’alar, (yani vukua gelmiş halkedilmiş herşey,) O’nun kudretinin mu’cizatı olup, bunları yapan Zatın, elbette gelecek bütün mümkinatın icadına da kadir olduğuna; ve geçmiş ve gelecek hiçbir şey, O’nun hükm-ü kudretinden çıkmadığına ve çıkamayacağına, hem zerreler ve güneşler, O’na nisbeten müsavî olduğuna delâlet ederler. Evet, o öyle bir Hakk-ul Mübin, Vâhid-i Ehad’dir ki; kâinatın bütün zerrat ve mürekkebatı muhtelif delâletleriyle ve çeşitli dilleriyle O’nun cemal-i mutlakına işaret ederek âdeta şu beyti inşad ediyorlar:
عِبَارَاتُنَا شَتَّي وَ حُسْنُكَ وَاحِد½ وَ كُلٌّ اِلَي ذَاكَ الْجَمَالِ يُشِيرُ
(1) Yani her ne kadar ibare ve tabirlerimiz ayrı ayrı iseler de, fakat senin hüsnün bir taneciktir. Ve bütün o değişik tabirlerimiz, hepsi o cemale işaret etmektedirler. (Mütercim)
____________________________________
Yükleniyor...