اِعْلَم

Ey kardeş bil ki! Arş-ı Rahman, kalb-i insan gibidir. Buna göre; Meselâ senin kalbin, sende mülk vaziyetinde olduğu halde, sen ise kendi kalbinde bir melekûtsun.

Demek, daire-i ism-i Zâhir içinde arş-ı azîm, herşeyi muhit olduğu gibi; İsm-i Bâtın dairesinde de arş, kevn içinde bir kalb mesabesindedir. Hem İsm-i Evvel dairesinde

وَكَانَ عَرْشُهُ عَلَي الْمَاءِ

âyeti, arşın ilk hakikatına işaret ettiği gibi, İsm-i Âhir dairesinde ise,

سَقْفُ الْجَنَّةِ

عَرْشُ الرَّحْمٰنِ

hadîs-i şerifi, onun âhir hakikatına remzeder.

Demek

هُوَ الْاَوَّلُ وَاْÀلاخِرُوَالظَّاهِرُ وَالْبَاطِنُ

ile muttasıf olan zat’ın arşı için evveliyet, âhiriyet, zâhiriyet ve bâtıniyetten birer hisse vardır.

, * * *

اِعْلَمْ

Ey kardeş bil ki, acz, nidanın madenidir. İhtiyaç, duanın menbaıdır. Madem öyledir; (ben dahi dergâh-ı rahmet-i Rahman’da şöylece nida ediyorum:) Ya Rabbî, ya Hâlıkî, ya Mâlikî! Benim hacetim, nida ve niyazım vaktinde hüccetimdir. Fakr u fakatim de duam zamanında üddetimdir. Vesilem hilelerimin (çarelerimin) inkıtaıdır. Aczim, hazinemdir. Sermayem, emellerimdir. Şefiim de Habibin ile rahmetindir. Beni afvet, mağfiret kıl ve bana merhamet eyle! Ya Allah, ya Rahman, ya Rahîm.(Âmîn.)

Yükleniyor...