İşte şu bütün ihtiyaçlarımla ve zaifliğimle ve fakr ve aczimle beraber, altı cihetten gelen dehşetler ve vahşetlerle perişan bir halde iken; kalem-i kudretin sahife-i fıtratımda ebede uzanan arzuları ve sermede yayılan emelleri aşikâre bir surette yazmıştır, mahiyetimde dercetmiştir.

بَلْكِه هَرْ åِه هَسْت هَسْت

Belki dünyada ne varsa, nümuneleri fıtratımda vardır. Umum onlara karşı alâkadarım. Onlar için çalıştırıyorum, çalışıyorum.

دَاءِرَهءِ اِحْتِيَاجْ مَانَنْدِ دَاءِرَهءِ مَدِّ نَظَرْ بُزُرْóِي دَارَسْت

İhtiyaç dairesi, nazar dairesi kadar büyüktür, geniştir.

خَيَالْ كُدَامْ رَسَدْ اِحْتِيَاجْ نِيزْ رَسَدْ

دَرْ دَسْت هَرْ åِه نِيسْت دَرْ اِحْتِيَاجْ هَسْت

Hattâ hayal nereye gitse, ihtiyaç dairesi dahi oraya gider. Orada da hacet vardır. Belki her ne ki elde yok, ihtiyaçta vardır. Elde olmayan, ihtiyaçta vardır. Elde bulunmayan ise hadsizdir.

دَاءِرَهءِ اِقْتِدَارْ هَمُْۜو دَاءِرَهءِ دَسْتِ كُوتَاهْ كُوتَاهَسْت

Halbuki daire-i iktidar, kısa elimin dairesi kadar kısa ve dardır.

َ۬سْ فَقْر و حَاجَاةِ مَ بَقَدْرِ جِهَانَسْت

Demek, fakr ve ihtiyaçlarım, dünya kadardır.

اِنْسَانْ بَزَوَالْ دُنْيَا بَفَنَا اَسْت آمَالْ بِي بَقَا آلَامْ بَبَقَا اَسْت


Yükleniyor...